Bu kadar çok “savaşan unsurun” olduğu bir coğrafyada, daha büyük
ve çok yönlü bir savaşın meydana gelmesi an meselesi. Türkiye’nin
desteklediği ÖSO unsurları, El Bab’ta, Rusya’nın desteklediği
Suriye askerleriyle çatıştı, ölen ve esir düşen Suriye askerleri
var.
Yani dolaylı olarak Rusya’ya da savaşıyoruz.
Her an girmeye hazırlandığımız Menbiç’te ise ABD askerleri şehrin
etrafına üs kurmuş, YPG unsurlarını silah ve mühimmatla
donatmış.
Her an ABD ile de çatışmanın eşiğine gelebiliriz.
Türkiye’nin anlamakta güçlük çektiği bir şey var, o da Kürt
koridoru konusunda ABD ve Rusya arasında anlaşmaya varıldığı ve
Rakka operasyonunda asli unsurun YPG olması konusunda mutabakatın
yapıldığı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Aleksandr Botsan-Harçenko’nun
açıklamasını hatırlayalım:
“Rusya Federasyonu, Türkiye’deki PKK ile Suriye’deki YPG’yi
terörist örgütler olarak görmüyor. Rusya’da bu iki örgüt, resmi
terör örgütü olarak kabul edilmiyor. Bu bir gerçek, durum
böyle.”
ABD’nin ise PYD’nin bulunduğu kamplarda Amerikan bayrağı
dalgalandıracak kadar “YPG-PKK unsurlarına korkmadan destek verdiği
aşikâr.”
Yani Türkiye istediği kadar”PYD terörist diye” bağırsın, bir yanda
Suriye barışı için Astana’da masaya oturduğumuz Rusya, diğer
tarafta askeri ve siyasi müttefikimiz ABD, tam tersini
söylüyor.
İki süper gücün ittifak yaptığı ve bu ittifak için her şeyi yapmaya
hazır olduğu bir ortamda maalesef Türkiye yapayalnız.
Ne El Bab’ta, ne Menbiç’te, ne Rakka’da, yanımızda kimse var.
Herkes karşımızda.