Kilis’te, bir biri ardına düşen IŞİD füzelerini protesto etmek
isteyen Kilisliler, Valiliğe yürüdü. Can güvenliklerinin
olmadığını, Kilis’in yaşanılacak bir şehir olmaktan çıkartıldığını
söyleyerek “Nerede bu devlet?” diye bağırdılar.
Devlet oradaydı. Ve hemen gerekeni yaptı:
TOMA’lar kalabalığa tazyikli su sıkmaya başladı. Can
güvenliklerinin sağlanmasından başka bir şey istemeyen Kilisliler,
sırılsıklam hale geldi.
Yetmedi biber gazı sıkıldı. Hayatlarında tarlalarında
yetiştirdikleri tap taze biberlerden başka biber tanımayan
Kilisliler, biber gazıyla tanıştı. Devlet düşmanı Gezicilere,
devlete başkaldıran hainlere sıkıldığını sandıkları biber gazıyla
tanıştılar. Can havliyle sağa sola kaçıştılar. Çığlık çığlığa sokak
aralarına koştular.
“Nerede bu devlet?” diye bağırdıkları devlet oradaydı.
“Ben buradayım” diyordu.
“Ben her zaman yanınızdayım. TOMA’mla, biber gazımla, polisimle,
dayağımla buradayım!”
IŞİD’in füze fırlattığı mevzileri bulup onları imha etmesi gereken
devlet, hazır elinin altında bulunan masum Kilislilerin mevzilerini
darmadağın etmişti!
Osmaniye’de patates üreticileri perişandı. Ürünleri para etmiyordu.
Dönümünü 2 bin liraya mal ettikleri patatesleri, 500 liraya
satamıyorlardı. Merkez Seyhan İlçesi’ne bağlı Büyükdikili Mahallesi
Tapantepe Yolu’na gelen patates üreticileri yaklaşık 10 çuval
patatesi yere döküp, traktör ve araçlarla yolu trafiğe kapattılar.
Hayatlarında ilk defa eylem yapıyorlardı.
“Ürünümüz para etmiyor. Aç kaldık. Nerede bu devlet?” diye
bağırdılar.
Devlet anında geldi.
Polisler, köylüleri bir güzel dövdü. Üstüne üstlük polis memurları,
uzun namlulu silahlarla havaya ateş açtı. Osmaniye’nin densiz
köylülerine devletin kim olduğunu gösterdiler. Devleti tarım
konusunda uğradıkları mağduriyet için yardıma çağıran köylüler,
dayak yedi, kurşunlara maruz kaldı, polisle mahkemelik oldu.
Devlet, densiz köylülere haddini bildirmişti.