Mısır’daki ‘darbeci hükümete bağlı’ mahkemelerin Mursi hakkında
verdiği idam kararı aslında hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü Mursi,
sanıldığı gibi siyasi icraatlarından dolayı değil ağırlıklı olarak
eylemlerinden dolayı yargılandı ve mahkûm oldu.
Mursi’nin dosyasında çok ağır suçlamalar vardı:
“Ajanlık, 5 Aralık 2012’de Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde anayasa
taslağını protesto eden göstericilerin öldürülmesi için güvenlik
güçlerini kışkırtmak, halkı şiddete teşvik ve ölüme sebebiyet
vermek.”
Darbe sonrası Mursi taraftarlarına ‘direnin’ diye talimat veren
odağın da Türkiye olduğu iddia ediliyor.
El Ahram gazetesine göre, darbe istihbaratını alan Mursi’nin
darbeden 15 gün önce oğlunu Türkiye’ye gönderdiği ve Türkiye’nin
‘direnin’ tavsiyesinde bulunduğu tavsiyesini aldığı söyleniyor.
Mursi’nin kontrolündeki İhvan hareketinin silahlı terör eylemleri
yaptığı ve bu eylemler için Türkiye’den de her türlü destek aldığı
Mısır tarafından iddia ediliyor.
Dava sırasında mahkemede Türkiye ile ilgili suçlamalar da sık sık
gündeme geldi ama basına pek yansımadı. Mesela İhvan mensuplarının
bulunduğu hapishanelere yapılan mahkûm kurtarma baskını ile ilgili
konuşan istihbarat generali Muhammed Adil Azep verdiği ifadede
“Hamas ve İhvan arasında hapishane baskını ile ilgili anlaşmanın
Türkiye’de yapıldığına dair bilgimiz var” diyor.
Türkiye en ince ayrıntılarına kadar içişlerine karıştığı Mısır’da
bu müdahalesinin faturasını ‘eski dostunun idam kararıyla’
ödüyor.
Türkiye Mısır’ın içişlerine bu kadar karışmasaydı, Mısır’ın kendi
iç dinamikleri darbe sonrası çok daha kansız bir şekilde
demokrasiye geçişi sağlayacaktı.
Türkiye’de Ortadoğu gerçeklerini zerre kadar bilmeyen cahil
kitlelere ‘Rabia’ diye çığlık attıranlar, bugün derin bir
sessizliğe büründü. Sokaklar bom boş.
Mısır, büyükelçimizi sınır dışı etti.