Bugün yanı başımızda, Osmanlı bakiyesi topraklarda Batı’nın en
büyük emeli olan Büyük Kürdistan’ın ilan edilmesine çok az kaldı.
Amerikan uçakları, Kürtlere ait Cezire ve Kobani arasındaki Tel
Abyad’ı bombalayarak IŞİD’in boşalttığı yerlere PYD güçlerinin
yerleşmesinin önünü açtı. Bu 3 kanton, Kuzey Irak Kürt yönetimi ile
birleşince “100 yıllık rüya” büyük ölçüde gerçekleşiyor.
Geriye sadece bu topraklara Türkiye’nin Güneydoğusunun eklenmesi
kalıyor.
Bu plan elbette bugünün planı değil. Sizi biraz geriye 100 yıl
geriye götürelim:
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de üzerinde en çok ‘oynanan’
kimliklerden biri Kürt kimliği olmuştur. İngiltere’nin klasik ‘böl
ve yönet’ prensibi, Osmanlı hâkimiyeti altındaki pek çok milleti
imparatorluk çatısından koparıp İngiliz menfaatlerine kökten
bağımlı uydu devletçikler haline getirmiştir. Başta İngilizler
olmak üzere Batılı devletler bu eski ve köklü siyaseti Kürtler
üzerinde uygulamak için de büyük çabalar sarf etmişlerdir.
19. yüzyılda patlak veren ve daha ziyade feodal bir durum arz eden
ayaklanmalar Osmanlı’nın idari yapısını oldukça sarsmıştır.
Batı’nın hesabı ise bu ayaklanmaları ileriki tarihlerde etnik ve
siyasi bir kimliğe dönüştürebilmek üzerine olmuştur. Bu amaçla
birçok yabancı ajan, oryantalist, misyoner kılıflı kişiler Batı
yayılmacılığına ileri karakol olarak hizmet edecek olan unsurları
devşirmek üzere Osmanlı coğrafyasına yayılmıştır. Bunlar arasında
en önemli isimlerden biri İngiliz ajanı Binbaşı E.W.C Noel’dir.