Türkiye, bu köşede daha önceki yazılarımda sebeplerini
açıkladığım üzere IŞİD’e karşı savaş açmak zorunda kaldı. İncirlik
Üssü’nü Amerikan uçaklarının bombardımanına açtı. Türk
topraklarından kalkan Amerikan uçakları Suriye’de ve Irak’ta IŞİD’e
ait olduğu iddia edilen hedefleri vuracak.
Gırtlağına kadar batağa saplanmış ve gırtlağına kadar terörle
irtibatlı bir ülke olarak yaftalanan Türkiye’nin terörize
olmadığını, IŞİD’e karşı batı ile el ele vererek savaş başlattığını
bütün dünyaya ilan etme gayretinde iktidar.
Oysa IŞİD’in terör örgütü mü yoksa devrim örgütü mü olduğunu
AKP’nin yakın dostu eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi çok
veciz bir şekilde anlatıyor. Haşimi, Irak’ta yaptığı yasa dışı
işlerden dolayı idama mahkûm edildi ve Türkiye’ye sığınarak AKP’nin
korumasında ballı-kaymaklı bir hayat yaşamaya başladı.
İşte bu Haşimi, IŞİD militanları Musul’u ele geçirip binlerce
insanı kesmeye başladığı zaman, Türk polislerinin kontrolünde
basına açıklama yaptı ve şöyle dedi:
“Bir insan bir süre sabredebilir ama bir süre sonra sabrı biter.
Ezilen, haksızlığa uğrayan insanların devrimini kutluyorum.”
Erdoğan’ın yakın dostu Sünni Haşimi’ye göre, “IŞİD hareketi,
devrimci bir hareket. IŞİD militanları bu devrimin masum
çocukları.”
Türkiye’de dışişlerinin kontrolü altında yaşayan bir Ortadoğu
lideri, dostlarından güvence almasa idi böyle açıklama yapma
cesareti gösterebilir miydi?
Türkiye ‘paçasını kurtarmak için’ IŞİD’i bombalamaya hazırlanırken
diğer tarafta “IŞİD devrimdir” diyen Ortadoğulu yakın dostlarını
bizim vergilerimizle ağırlamaya devam ediyor.
Bugüne kadar Türkiye’nin Sünni İslamcılarının kalbinde IŞİD’in
samimi bir İslam hareketi olduğu inancı vardı.