Türkiye, Irak’ın topraklarına, Irak’ın itirazına rağmen asker
gönderdi. Irak hükümeti, başbakanından dışişleri bakanına kadar üst
üste açıklama yaparak askerlerimizin topraklarından çıkmasını
istedi. Son olarak Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi, “Türk
askerinin çıkmaması halinde askeri müdahalede bulunacaklarını”
söyledi.
Bu bir savaş ilanı tehdidi. Elbette ki, Irak gibi topraklarının
üçte birini eşkıyaya teslim etmiş, kendi ülkesini korumaktan aciz
bir devletin Türkiye’ye savaş açması düşünülemez ama ortada bir
gerçek var:
Türkiye, bölgede gücü ve etkinliği sıfır olan bir ülke haline
geldi. Ama şunu fark etmesi lazım: Irak hükümeti arkasına ABD
desteğini almadan Türkiye’ye böylesine açık rest çekme cesaretini
gösteremez. Türkiye’yi Ortadoğu coğrafyasında, hele hele enerji ve
toprak paylaşımının kapıda olduğu şu günlerde istemeyecek olan
yegâne güç ABD’dir.
Obama’nın Musul’daki askeri varlığımızı çekmemiz için bizzat
telefon açmasının sebebi budur.
Arap Baharı’nın bu coğrafyanın başına bela eden küresel güçler,
“Emperyalizmin Türk askerine verdiği görevler arasında Musul’da
bulunmak, Peşmergeyi eğitmek gibi görevler yoktur” mesajını da
inceden inceye Ankara’ya gönderiyorlar.
Ve bu saatten sonra hele hele Irak Dışişlerinin ‘askeri müdahalede
bulunuruz’ açıklamasından sonra Türk birliklerinin Irak
topraklarında konuşlanması imkânsızdır. Çünkü ‘bu tehdit’ Irak’ın
değil, ABD’nin tehdididir.
Çok yakın bir zamanda belki de yeni yılın ilk günlerinde ya da ilk
saatlerinde Türk askerinin Musul’dan ayrıldığı haberlerini
duyacaksınız.
Obama’nın Musul telefonunu “Senin görevin Suriye’yi bir birine
katmaktı, Irak’ta ne işin var!” diye okumak lazım.