Bu defa yine Ankara’da patladı canlı bombalar. 37 ölü, 71
yaralı. 17 Şubat patlamasının ardından bir ay bile geçmeden geldi
saldırı. Türkiye’yi huzur ve refah ülkesi haline getirme iddiasında
olanlar, maalesef ülkeyi sıradan bir Ortadoğu ülkesinden de beter
hale getirdiler. Irak’ta, Yemen’de hatta Suriye’de bile böylesine
büyük ölümlerin meydana geldiği patlamalar bu kadar sıklıkla
yapılamıyor.
Devletin ve sivil hayatın kalbinin attığı bir yerde patlayan
bombalar sonrası, ülkenin içine düştüğü bu vahim ötesi durum
karşısında devletin başı olan Erdoğan’ın açıklaması daha vahim:
“Vatandaşlarımız endişe etmesin, terör dize getirilecektir!”
Evet, sevgili yurttaşlar endişe etmeyin, her şey normal, o kadar
normal ki, Sayın Cumhurbaşkanımız patlamadan hemen sonra, kalp
krizi geçiren dünürü Özdemir Bey’i gayet sakin bir şekilde ziyarete
gitti!
Endişeye mahal yok!
Hayat devam ediyor.
Her zamanki gibi son saldırı ile ilgili istihbarat raporlarında
uyarılar yapıldığını öğreniyoruz, her zamanki gibi saldırıda
bulunacak araçların plakları yayınlanıyor ama her zamanki gibi yine
saldılar önlenemiyor.
Yani alınan istihbaratların olayları önlemedeki etkisi sıfır...
Dolayısıyla bu yöndeki istihbaratlar doğru ise gereğinin neden
yapılmadığı noktasında kamuoyunun kafasında ciddi şüpheler
uyanıyor.
Son Ankara saldırısında dikkat çeken en önemli ayrıntı, ne
patlayıcıların cinsi ne de birkaç canlı bombanın olması.
Bombalar direkt sivil halkı hedef aldı.
Aralarında farklı ideolojik ve mezhep farklıkları bulunan, değişik
yaş gruplarına mensup vatandaşlar hedef alındı.