Yeni anayasa değişikliği çalışmaları için dün mecliste kurulan
uzlaşma komisyonunun göreve başlama tarihiydi. Türkiye’de yaşanan
sorunların baş sorumlusu olarak anayasa görülüyor. 12 Eylül
anayasası değiştirilirse sanki bütün sorunlardan; ekonomik
sıkıntılardan, terörden, işsizlikten, sosyal patlamalardan
kurtulacakmışız gibi bir hava estiriliyor.
Oysa yaşadığımız onca sorunun mevcut anayasadan kaynaklanan hiçbir
boyutu yok. Zaten vatandaşın da ‘anayasayı değiştirirsek bütün
sorunlarımız bitecek’ diye bir düşüncesi ve önceliği yok. Hiçbir
ülke sadece anayasasını değiştirerek bütün sorunlardan kurtulmuş
değil.
Anayasa değişikliğini en çok isteyen kişi Erdoğan... O da kuşkusuz
başkanlık sisteminin getirilmesi ve şahsının başkan olması için
çabalıyor. Ülkenin sorunlarının halledilmesinden çok şahsının en ‘o
en büyük koltuğa’ oturarak “Türkiye’nin yönetim şeklini değiştirme”
amacını gerçekleştirmek için bunu istiyor.
Tahayyül ettiği başkanlık sisteminin ise dünyada eşi benzeri yok.
Türk işi başkanlık diyorlar buna. Başkan tamamen sorumsuz... Yüksek
yargı mensuplarının; Yargıtay Başkanının, Danıştay Başkanının,
Anayasa Mahkemesi Başkanının hatta bütün yüksek yargı üyelerinin
atamasını yapıyor, meclisi istediği zaman lağvedebiliyor, seçim
kararı alıyor yani adata ülkenin tek sahibi gibi hareket
edebiliyor.