Resulullah (sav) ın kâinatı nurlandırmasından önce insanlığın;
nitelik ve niceliğiyle ne denli koyu bir cahiliye karanlığının
içinde olduğu malum. İnsanlık vahyin aydınlığına kavuştuktan sonra,
arada bir lokal bazı sapmalar olmuşsa da tamamen geçici ve cılız
kalmış, İslam ümmetine pek bir etkisi olmamıştır.
Ancak genelde İslam âleminde, özelde de bizim ülkemizde ümmetin,
vahyin öğretilerinden mahrum bırakılması sebebiyle yeniden
cahiliyenin kara bulutları, birçok yönden ümmetin ufkunu kapladı.
Bu kara bulutlardan biride bid’at ve hurafelerdir.
Bir kısmı ehli kitabın uydurması israiliyat kaynaklı, bir kısmı da
değişik şekillerde ve değişik zamanlarda dâhili ve harici İslam
düşmanları tarafından uydurulmuş olan bu hurafelerin, bir kısmı
haram-mekruh gibi sonuçlarla fasıklığa götürürken, ne yazık ki
diğer bir kısmı şirk ve küfür tehlikesi taşıyan ve dinden çıkaran
türdendir. “Aman nasıl olur; küçük bir sözle, bir hareketle hemen
dinden çıkılır mı?” denilemez. Zira nasıl kelime-i şehadet gibi bir
sözle İslam’a giriliyorsa, küfür ve şirk içerikli, imanı nakz edici
bir söz veya hareket de insanı dinden çıkarır. (el iyazu
billêh)
Bazı hurafe örnekleri:
• Hıdrellez adı altında akarsu ve benzeri yerlerde dilek tutma.
• Aya yorgi yokuşunu yalın ayak çıkarak veya herhangi bir kiliseye
giderek dilek tutmak.
• Hira veya Ashabı Kehf mağaralarındaki dar dehlizden geçerek dilek
tutmak.
• Nevroz ve Mihrican gibi cahiliye zamanına ait bir takım
bayramları ihya etme.
• Noel ve yılbaşı altında adı altında yapılan; kutlama, şenlik,
parti, kokteyl, resepsiyon vb. uygulamalar.
• Şans kader kısmet çekilişleri adıyla yapılan; tombala, milli!
Piyango, toto, loto, sayısal loto, ganyan, idaa vb. devasa
kumarlar.
• Türbelerden, ölü veya diri insanlardan yardım isteme.
• Mürşitlerin her zaman her yerde müritlerini görüp kontrol
ettiğine inanma.
• Türbelerde kurban kesme onlara kurban adama. Türbelerde...