2013’te bir meslek lisesinde okuyan 4 kız çocuğu bir
öğretmenlerinin kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu
söyleyerek savcılığa şikâyette bulundular. Öğretmen bir çocuğu
kendisine doğru çekip yanağından öpmüş, ikisinin kalçasını sıkmış,
birinin çenesini okşamıştı. Çocuklar çok da küçük olmadıklarından,
öğretmenin eylemlerinin cinsel içerikli olduğunu fark
etmişlerdi.
Savcı dava açmaya gerek bile görmeden takipsizlik kararı verdi ve
kararı şöyle gerekçelendirdi: “Mağdurlar şüpheli öğretmenin
eylemlerinden rahatsızlık duyarak şikâyette bulunmuş iseler de,
tanıklık eden diğer öğrenciler şüpheli öğretmenin cinsel amaçlı ve
kötü niyetli değil, baba şefkati ile bu hareketleri yaptığını beyan
ettiklerinden suçun unsurları oluşmamıştır.”
Savcı, bir öğretmenin bir kız çocuğunun kalçasını sıkmasının
‘baba şefkati’ olduğuna inanarak fahiş bir hataya
imza attı. Oysa Çocuk Koruma Kanunu’ndan hareketle en azından
danışmanlık tedbirine hükmedebilir veya bu vesileyle çocukları
pedagoga gönderebilirdi.
Bu olaydan 4 yıl sonra, 2017’de, başka bir kız öğrenci daha aynı
öğretmenin cinsel istismarına maruz kaldı. Bu kez, öğretmene
çocuğun cinsel istismarından dava açıldı. Ama öğretmen
tutuklanmadı. 6284 sayılı yasa çerçevesinde çocuk hakkında koruma
kararı alınarak öğretmenin çocuğa belli bir mesafeden fazla
yaklaşması yasaklandı. Öğretmen o dönemde izin kullandı ama kendi
çocuğu da aynı okulda olduğu için sürekli okula gidip geldi. Önüne
gelene “Ben bunun hesabını soracağım” deyince de bu kez öğretmene
tehditten dava açıldı ama bundan beraat etti.
Yargılandığı cinsel istismar davasında eski öğrencilerinden biri de
tanıklık etti. Bu öğrenci bu öğretmenin kendisine yaptıklarını
anlatınca, öğretmen hakkında bir ci...