ADALET Bakanı hapishanelerde ağır ve sürekli hastalığı sağlık kurulu raporuyla tespit edilen tutuklu ve hükümlü sayısının 387 olduğunu açıkladı.
Bunların 114’ü kanser hastası imiş. Türkiye’de yılda 300’den fazla mahpusun hapishanelerde öldüğünü biliyor muydunuz? Evet, neredeyse her gün hapishanelerden bir tabut çıkıyor.
‘Ecel’ deniyor...
Ama pek öyle değil.
*
Türkiye’de kaç hapishanede hastane var dersiniz?
Sadece beş kampus tipi hapishanede 50 yataklı hastane mevcut.
Bin kişilik hapishanelerde ise aile hekimi uygulaması var. Haftada
iki gün, toplam 12 saat, doktor o hapishaneye gelip hasta
mahpuslara bakıyor. Bu hapishanelerde acil durumlarda müdahale
edecek bir doktor yok. Haftada iki kez gelen doktorun hizmetinden
faydalanmak da kolay değil. Mahpus dilekçe yazıyor, o dilekçeler
sıraya konuyor, eğer başvuran çoksa -hastalığın aciliyetine
bakmaksızın- mahpus 2-3 hafta bekletilebiliyor.
Doktorun yükü de ağır. Yüzlerce hasta sırada bekliyor. Hastayla
konuşmak, ilgilenmek, hastalığı tespit etmek için sadece birkaç
dakikası var.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CISST) Berivan
Korkut “Mahpuslardan en çok aldığımız şikâyet revir doktorlarının
tetkik yapmadan ağrı kesici veya antidepresan vererek, hastaları
geri gönderdiği yönünde” diyor.
Misal, bir yerinde çıban çıktı diye revir doktoruna giden mahpus
ağrı kesiciyle geri yollanıyor. Aradan 2 yıl geçiyor ama şikâyeti
sürüyor. Sonra ileri evrede kanser olduğu ortaya çıkıyor. Başta
ciddi tetkik yapılamadığı için birkaç yıl sonra ciddi bir
hastalıkla tahliye olan, hapishanede ya da çıktıktan birkaç hafta
sonra yaşamını yitiren mahpuslar var.
*
Hastaneye sevk deseniz, ayrı bir sorun. “Diyelim hem kalp hem böbrek hastasısınız” diyor Korkut, “Doktor, ‘Sen bu ay kalpten hastaneye sevk edildin zaten’ diyerek böbrek için yeniden sevk etmeyebiliyor.”