GEÇENLERDE bir gazeteci büyüğümüzle sohbet ederken öylesine
karanlık bir Türkiye tablosu çizdi ki, ayrılırken “Alacağınız
olsun. Akşam akşam moral bozdunuz” diye sitem ettim.
Dedi ki, “Hayvanlara tecavüz eden herifleri yazmışsın, sabah sabah
okudum. Ben mi moral bozuyorum, sen mi?”
Maalesef bugün yine aynı konuda moral bozmak zorundayım. Hatta
gerekirse her gün moral bozacağım. Ta ki, hayvanlara işkence,
tecavüz, hayvanların hunharca katli bu ülkede gerçekten suç
sayılana kadar.
Çünkü benim yüreğim bu ülkede hayvanlara yapılan işkenceleri ve
bunların cezasız kalmasını artık kaldırmıyor.
Kiminki kaldırıyorsa, kaldırmayana dek yazacağım.
*
Bakın, soğukta kedilere kartondan ev yapmak isteyenlere saldırı
haberinin daha dumanı üstündeyken, geçen hafta iki kişi bir köpeğin
kulaklarını kesip görüntüleri sosyal medyada paylaştı.
Arsızca, umursamazca, bedel ödemeyeceklerini bilmenin
rahatlığıyla.
Başlarına kötü hiçbir şey gelmeyecek, biliyorlardı.
Nitekim gelmedi de.
Kişi başı 2’şer bin lira ödeyip hayatlarına kaldıkları yerden devam
edecekler.
İki yıl önce Eskişehir’de bir kediye işkence edip onu öldüren kişi
nasıl 500 TL ceza ödeyip hayatına devam ettiyse, onlar da aynısını
yapacak.
Aynen iki gün önce Maltepe’de dükkânına giren köpeği sopayla
inletene kadar döven esnafın para cezasını ödeyip önüne bakması
gibi...