Gediz Deltası’nda uyum içinde yaşayan farklı yaşam birliklerini
sayıyor:
“Denizbörülcelerinin arasında cılıbıtlar, tuzcul çayırlarda
kocagözler, ılgın çalılarında saksağanlar, sazlıklarda ördekler,
kındıralarda düdükçünler ve makide ötleğenler.”
Gediz Deltası’nın dünyanın en önemli sulak alanlarından biri
olarak kabul görmesinde en büyük etkenin deniz ve kara arasında
uzanan, kuşların evi çamur adacıkları olduğundan söz ediyor
Eken:“Körfez vapurundan ekmek attığınız martılardan, İnciraltı
İskelesi’ne tünemiş karabataklara kadar neredeyse tüm kuşlar, akşam
olunca deltadaki adalarda buluşuyor.
Günbatımında binlerce kuşun sözleşmiş gibi Gediz Deltası’ndaki
adalara doğru uçuşu, belki de doğada görebileceğimiz en muazzam
şölenlerden biri.”
Kuşlar yumurtalarını bu adalara bırakıyor, yavrularını bu adalarda
yetiştiriyor.
Ege Denizi’ndeki binlerce deniz ve kıyı kuşu bu adalar sayesinde
nesillerini sürdürebiliyor.
Deltanın güneybatı kıyılarında uzanan tuzlaların arasındaki
adacıklar ise pek çok kuşla beraber binlerce flamingonun da yuva
kurduğu yer.
Burası, Türkiye ve Avrupa’daki flamingolar için önemli üreme
alanlarından. Tüm Avrupa’daki flamingoların yüzde 30’u burada
yaşıyor. Burası her yıl 15 bin flamingoya ve 30-40 bin sukuşuna
yaşama alanı sağlıyor.
1. derece SİT alanı olan bölge, ülkemizdeki pek çok cennet köşe ve
ekosistem gibi bugün büyük bir tehditle karşı karşıya.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Kara Yolları Genel
Müdürlüğü’nün altı şeritli yol ve tren yolunu içeren İzmir Körfezi
Geçiş Projesi tam da burada.
Bu proje gerçekleşirse koruma altındaki binlerce hektarlık sulak
alan, birinci derece doğal SİT alanı ve burada yaşayan binlerce
sukuşu yok sayılacak.
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği, Çevresel Gürültünün
Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği, Ramsar Sözleşmesi, Bern
Sözleşmesi... Bu proje, aklınıza gelecek tüm ulusal mevzuata ve
taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı.