Yeni Başbakan Binali Yıldırım kongre konuşmasında terörle
birlikte önceliğin yeni anayasa olduğunu söylüyor, şöyle diyor:
- Yapmamız gereken en önemli iş, fiili durumu yasal hale getirmek
ve bu kafa karışıklığını sona erdirmektir. Bunun en iyi yolu yeni
anayasadır, başkanlık sistemidir...
Binali Yıldırım da, dolaylı şekilde, uygulanmakta olan mevcut
durumun hukuk dışı yani Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemiş
oluyor.
Hukuk dışı icraatın riski mi? Bu riski Cumhurbaşkanı değil Başbakan
ve bakanlar sırtlıyor. Bakın Anayasa Md.112 ne diyor:
“Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun başkanı olarak, bakanlıklar arasında
işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini
gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte
sorumludur.”
Artık hükümetin siyaseti yok Cumhurbaşkanı’nın siyaseti var.
O siyasetin yürütülmesinden Başbakan ve bakanlar sorumlu
tutulacak
Ancak Cumhurbaşkanı doğacak sonuçlardan sorumlu olmayacak.
Yeryüzünde böyle bir sistem var mı? Sanmıyoruz...
Yaşayan nesil ilginç bir dönüşüme tanıklık ediyor... Türkiye belki
dünya siyasi literatürüne de geçecek şekilde,Anayasa’sını
değiştirmeden parlamenter sistemden alaturka başkanlık sistemine
geçmektedir.
Şu anda tüm yetkiler Cumhurbaşkanı’nda ama sorumluluk Başbakan ve
bakanlardadır.
Sistem şu anda Anayasa’ya uymasa da Anayasa değiştirilip sisteme
uydurulacaktır. Sonuçları mı?
Yaşayarak (biraz da acılı) göreceğiz...
NEFES
Kehanete varan haberler veren ve çoğu zaman da isabet sağlayan
malum kaynak bildiriyor:
“Özel İstihbaratçılar Davutoğlu’nu Konya’da karşılayanları
araştırıyorlar.
İstihbaratçılar, Davutoğlu’nun Konya ziyaretindeki kamera
kayıtlarını incelemeye aldılar. Kimlik tespiti yapmaya
çalışıyorlar.”
Eğer haber doğruysa bu yeni rejimin önümüzdeki dönemde ipleri
nereye kadar sıkacağını gösterir.
Nereye kadar olacağını merak ediyorsanız söyleyelim... Muhalif ses
çıkartanlar nefes alamayıncaya kadar.
Uyarı
Kemal Kılıçdaroğlu Antalya’da gürledi:
“Bundan böyle milletvekilleri partiden izinsiz miting yapamaz...
Gruptan izinsiz TV programlarına katılamaz...”
Uyarıların hedefi Muharrem İnce’ydi. Aldıracak mı? Hayır...
4 Haziran’da İstanbul’da Bostancı Kültür Merkezi’nde konuşacak.
ÇAY
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanları, Anayasa’ya göre
partisiz, fiili duruma göre partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti
üzerine onunla birlikte Rize’ye giderek çay hasadı yaptılar. Tam da
Yargıtay ve Danıştay’ın yeniden yapılanması için yasa
hazırlanırken, dokunulmazlığı kalkan milletvekilleri yargı önüne
çıkacakken, MHP davası karara bağlanmak üzereyken yüksek yargı
başkanlarının böyle bir daveti kabul etmesi sertçe
eleştiriliyor.
Okurumuz soruyor:
“Sayın Başkanlar... Bırakın Rize’de çay toplamayı... Kemal
Kılıçdaroğlu sizleri Ankara’da, Genel Merkez’deki makamında çay
içmeye davet etseydi yine gider miydiniz? Yoksa yargı
bağımsızlığını hatırlatıp bir mazeret icat ederek daveti ret mi
ederdiniz?