okat'ta çiftçilerle buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
verdiği atıştırmalık tarifi çok tuttu:
"Manda yoğurdu hakikaten kalitedir. İçine şöyle
Medine hurması doğrarım, çay kaşığı kestane balı
ve yulaf ezmesi atarım. Bunu yer yatarım, şifa..."
Dün sosyal medya gündeminin tepesinde Erdoğan'ın saydığı yiyecekler
vardı.
Ülkenin Cumhurbaşkanının, pandemi ve Ukrayna krizi derken gıda
güvenliği konusunun nihayet gündemimize geldiği bir süreçte
gözlerin
çevrildiği çiftlerle buluşması, tartışmayı popülerleştirmesi umut
verici.
Zira vatandaş ne yiyip içtiği konusunda hiç olmadığı kadar
hassas ve bilinçli...
Gıda fiyatlarındaki artışın tarım politikalarına öncelik verilerek
engellenmesini bekliyor...
Kapıkule'den dönen sebze meyvenin Türkiye'de de
satılamayacağı standartlara bir an önce kavuşmak
istiyor.
Ne var ki herkesin üzerinde uzlaşacağı böyle bir ulusal mesele bile
muhalefetin eliyle sığ bir zemine sürükleniyor...
Dün de Cumhurbaşkanın tavuk döner fiyatını geçmeyecek
manda yoğurtlu öğününü "Saraylara layık... Halk manda
yoğurdunu nasıl alacak" diye öğütüyorlardı.
Altı üstü bir tas manda yoğurdu... Türklerin en temel, geleneksel
besini. Evlerde yapılır.
Her şey gibi, her zaman bulunamayabilir ama bu onu lüks
yapmaz.
Hayat pahalılığını eleştireyim derken, bir
filminde oğluna flüt alamadığı için kederlenip "Kaç
para ulan bir flüt" diye naralar atarak meyhanede
yetmişlik rakı deviren İbrahim Tatlıses pozisyonuna
düşmenin alemi yok.
Söyleyecek sözü, ciddi bir alternatif önerisi olmadığı
için, enflasyon gibi gerçek bir problemi bile ajite
etmeden gündemine alamayan arabesk muhalefet, anketlerde halkın 20
yıl sonra bile "Sorun var ama yine Erdoğan çözer" demesine
şaşıra dursun.