Psikolog Üstün Dökmen "Başörtülüden psikolog olmaz"
demiş.
Başörtülüden mimar olurmuş, kapalı halde çizim yapılabilirmiş.
Hatta hakim de olabilirlermiş. Zira hukuk
Dökmen'in "alanı" değilmiş. O konuda yorum
yapamazmış.
Ama başörtülü birisi hastasıyla empati yapamayacağı,
sempatiyle yetineceği için psikolog asla olamazmış.
Aynı ayrımcı ve cahilce ifadeleri Avrupa'da, ABD'de bir psikolog
kullansa kamuoyu ve meslek örgütleri o psikoloğu insan içine
çıkmayacak hale
getirirdi. Aldığı eğitim, akademik unvanları, yeterliliği sorgulanırdı.
Biz de ise rezilliği "çağdaşlık" adına alkışlayan
bir toplumsal tortu var.
Mesela Soner Yalçın'ın karanlık odası... Site dün bu
faşistin açıklamalarını "Profesör Üstün Dökmen herkesin dili
oldu" diye okurlarına duyuyordu.
Başörtülü empati yapamaz diyerek, zekanın açık göstergesi
sayılan empatiden asıl kendisinin yoksun olduğunu itiraf
eden bu vasat psikoloğun hedef kitlesi de aynı... O da
işte bu hipnotize güruha seslenmek için kariyerine jilet
atıyor.
Çünkü faşist olduğu kadar tüccar da.
Özel okul zincirinin "potansiyel
müşteri kitlesine" şirinlik yapıyor.
"Ey psikologlar" falan demeyeceğim...
Zira dün Dökmen'in bu saçmalıklarına tepki gösteren meslektaşı
Erol Göka bile derelerden dolaştığını görünce umudum yok
oldu.
Şöyle söylemiş:
"Üstün Dökmen Hocayı severim, fedakar ve çalışkandır ama anlama,
anlaşma konusunda pek üstün olmayan bakışını ortaya dökmeden
önce mesleki platformlarda güzelce tartışmaya açmalı,
fikir almalıydı. Hukuk mensuplarına "bilmem" diye
karışmıyor; hermenötik ve semantik de kolay
değil."
Ne "hermenötiği, semantiği" Allah aşkına Erol Hoca.
İnsanlık, bilimsel sosa batırılan bu ilkelliği geçen yüzyılda
mahkum etti. Türkiye'de de CHP bile bu çağda ayıp olur diyerek
malum tavrını revize etme ihtiyacı duyuyor.
Ayrıca çocuk mu bu adam?
Dede yaşına gelmiş bir akademisyen. Profesör olmuş.
Nefret söylemini reklam malzemesi olarak kullanmaktan
çekinmeyen birinin, "Mesleki platformlarda güzelce
tartışarak", "fikir alıp vererek" tedavi edileceğini mi
sanıyorsunuz?