Ahmet Davutoğlu"Terörle mücadele konusunda defterler
açılırsa...
Birçok insan, insan yüzüne çıkamaz.
Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar! Açık söylüyorum.
Neden mi? İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı
zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki
dönem olarak yazılacaktır" demiş.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.
"İleriyi" falan beklemeye tahammülümüz yok. Hemen çıkıp
konuşsun.
Öğrenelim bakalım, gençlerimizi kaybettiğimiz Suruç saldırısında,
onlarca canımızı yitirdiğimiz Ankara Garı patlamasında devlet
aygıtı elinde olan bir başbakan olarak neler yapmış?
Hatta yalnızca bu 7 Haziran-1 Kasım arası değil Davutoğlu, ülkeyi
yönettiği 20 aylık o dönemi de anlatsın.
Çünkü Rusya ve Türkiye yakınlaşmasının tam orta yerine uçak
düşürülen, Türkiye'nin Hillary Clinton'un Suriye hayallerine memur
edildiği ve bitişi okyanus ötesinde tertiplen bir darbe girişimiyle
karşılanan o teslimiyet günleri gerçekten izaha muhtaç.
*** Bu sözleri, kendisi başbakanken
dile getirmiş olan bir gazeteci olmanın rahatlığıyla söylüyorum.
Sabah'ın arşivi elinizin altında, isteyen rahatlıkla
ulaşabilir.
Hatta bu eleştirilerimden ötürü kendisi ve bugün de AK Parti
bünyesinde görev yapan kimi bakanlar, danışmanlar beni ve benzer
düşüncelere sahip olan gazetecileri "fitneci" ilan etmişlerdi.
Troller, bir takım "İslamcı gazeteler" "Şarapçı bunlar ey Cemaati
Müslimin" diye naralar atıyorlardı.
Derken, 15 Temmuz'dan hemen önce, "Pelikan" diye örgüt
uydurdular.
Davutoğlu'nun icraatlarını, politikalarını ve söylemlerini
eleştiren gazetecileri bu örgüte üye yazdılar.
"Pelikan Terör Örgütü" (kısaltması PETÖ olmalı) dedikle...