Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa
Akıncı Türkiye'nin PKK-YPG'ye yönelik sınır ötesi
harekâtını şu sözlerle değerlendirmiş:
"1974'te biz adına Barış Harekâtı desek de
bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek
de akan su değil kandır. Bu
nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin
devreye girmesi en büyük dileğimdir."
Akıncı'nın bu çıkışını, Suriye operasyonu nedeniyle Türkiye'ye
yüklenen Avrupa Birliği'ne göz
kırpma olarak değerlendirenler
var.
Olabilir.
Öyle ya, meşruiyetini Avrupa başkentlerinde arayan
siyasiler "anavatanda" bile terör operasyonları sırasında
içe doğru geğirirken, "yavru
vatandakiler" ne yapsa yeridir,
değil mi?
*** Ancak beni asıl
ilgilendiren, Akıncı'nın bu cümleyi kurarken takiye
yapmaması...
Tıpkı, PKK-YPG'ye yönelik terör operasyonuna
karşı çıkmanın barışseverlik
olduğunu düşünen Türkiye'deki pek çok solcu gibi,
söylediklerine inanması. Ve bu perspektifinin kendi
hayrına olduğunu düşünmesi.
Sözünü ettiğim bu samimiyet, bence söz konusu tartışmada havalarda
uçuşan "hainlik" gibi sıfatlardan daha ağır bir
problem.
Çünkü sömürgecilerin gözleri...