Tamam pandemiydi, Rusya-Ukrayna Savaşı'ydı. Doğalgaz fiyatları
tavan yaptı. Maliyetler arttı. Anladık.
Ama tüm dünyada doğalgaz fiyatları aylardır düşüşte.
Türkiye'de de akaryakıt ve dolar bir bantta duruyor. Onu da devlet
destekliyor ya, asgari ücrete zam da henüz dedikodu aşamasında.
Özetle maliyetlerde bir artış söz konusu değil.
O halde zincir marketlerdeki (Türkiye'de üretilen) temel gıda
maddelerinin etiketleri ucuzlayacağına neden artıyor?
Rafta, market zincirinin adını taşıyan salçanın
kilosu 100 TL. Peynir, kaşar 200 TL.
Domatesi Norveç'ten, sütü Hollanda'dan mı ithal ediyoruz?
İstanbul Ziraat Odası Başkanı Ömer Demir'e soruyorum.
"Salçalık domatesi bizden 2 TL'den alırlar, sütü de 8 TL'den. O
kadarını söyleyeyim, üstünü siz hesaplayın" diyor.
Daha ne desin?
Bu işin mantığını maliyet hesabıyla anlamak mümkün değil
çünkü.
Biz de uzatmayalım... Seçim öncesi siyasi hedefleri olan
bir soygun mekanizmasıyla karşı karşıyayız.
Aralarında AK Parti'yi iktidara taşıyan
dezavantajlı kesimlere şirin görünerek palazlanmış
zenginlerin de olması kafanızı hiç karıştırmasın...
Yeryüzünde sermayenin dini, imanı paradır. Her renge
bürünür.***
Peki ne yapacağız?
Toplumsal yapımızı zedelemeye
başlayan, yozlaşmayı hızlandıran bu soyguna "Serbest
piyasa, ne yapalım" diye göz mü yumacağız?
Geçiniz...
Dünyada serbest piyasanın "S"si mi kaldı Allah aşkına?
Tahıl taşıyan gemiler başkanların emriyle
demir alıyor. Devletler doğrudan
ekonomileri yönetiyor. Müdahaleler sıradanlaştı.
İngiltere'de, Fransa'da temel gıda maddelerinde tavan
fiyat uygulanıyor.
Ayrıca maaşlı çalışanların, sabit gelirlilerin yaşam
kalitesi düşerken, geçen yıl astronomik kâr oranları
açıklayan sermayeye tanınan ayrıcalıkları da yazmaya
kalksak yerimiz yetmez. Mesela vatandaştan esirgenen
kredilerin, enflasyonun 3'te biri faizle
holdinglere dağıtılması kurallara çok mu uygun?
Vatandaş, halkın ekmeğiyle oynanan bu ekonomik kumara karşı Ticaret
Bakanı Mehmet Muş'u daha etkin mücadele etmeye çağırıyor.
Zira bugüne kadarki tedbirlerin işe yaramadığını görüyoruz.
Eğer sıkça işittiğimiz gibi "mevzuat çerçevesinde ancak
bu kadar oluyorsa" o halde halkın tamamının desteğini alacak
yasa değişiklikleri için ellerini tutan mı var?
Halkın sermaye ve serbest piyasa kadar hatırı yok mu?