Melih Altınok Sabah Gazetesi

Samimiyet

Son yerel seçimlerin ardından oluşan siyasi atmosfer ve aktörlerin bu sürece nasıl uyum sağlayacakları üzere epeydir kafa yoruyorum. Gözlemlerime göre, dezenformasyondan ve kör dövüşünden algıları bozulan...

14 Ağustos 2019 | 90 okunma

Son yerel seçimlerin ardından oluşan siyasi atmosfer ve aktörlerin bu sürece nasıl uyum sağlayacakları üzere epeydir kafa yoruyorum.
Gözlemlerime göre, dezenformasyondan ve kör dövüşünden algıları bozulan kamuoyu, siyasetten medyaya, iş dünyasından futbola kadar pek çok alanda rasyonelleşme talep ediyor.
Kimi dostlarım bu konuyla ilgili yazılarımda fazla iyimser olduğumu düşünüyorlar.
Geçen gün onlardan birine Sözcü gazetesinin son dönemdeki manşetlerinden bazılarını gönderdim.
15 Temmuz'un ardından:
"Milletçe kenetlendik" "Demokrasi şöleni" S 400'ler geldiğinde:
"Tehditlere boyun eğmedik" Barış koridoru hakkında:
"Gücümüzü kimse test etmesin" Kaz Dağları protestocularına:
"Lanet olsun sizin çevreciliğinize"

*** Düne kadar "aka kara karaya ak" dediği haberiyle, vesayet odaklarına verdikleri destekle kendi okurlarından bile "bu kadar da olmaz" eleştirisi alan Sözcü, elbette köşe yazılarıyla falan nefret müptelası yaptığı kitlesini hepten aç bırakmıyor.
Ancak hiç olmazsa haber dilinden dikenleri ayıklama gayreti göstermeleri bile çevredeki radikallerin arasında, ortak aklı temsil eden çoğunluğun talebini gördüklerinin işareti.
Çatışmayı körükleyen tekil örneklere ya da kimin takiyeci kimin samimi olduğu tartışmalarınaysa hiç girmeyeceğim.
Çünkü ağız dalaşından başka bir anlamı yok, faydasız. *** Kaldı ki kamuoyunun elindeki hakkaniyet terazisi çok hassas.
Siyasi mücadelenin sertleşmesi, terör ve darbe gibi bel altı yöntemlerin devreye girmesiyle teferruat seviyesine indirgenen mantık, artık alınan tavırlarda önemli bir kriter.
Sözünü ettiğim siyaseten doğruculuk kalıplarına daha fazla teslim olacağımız bir dönem değil.
Tam aksine, gerçekliğin bahaneleri ve kabulleri açıkta bıraktığı bir döneme doğru yürüyoruz.
Örneğin Kandil'le organik bağını inkar etmeyen vekiller Meclis'te gerinirken, onların hazırladığı bir metne imza atan akademisyenlere AYM kararına rağmen terörist muamelesi çekilmesini düşünün...
Bu olaya ulaştığımız demokrasimiz seviyesinde kim bahane bulabilir?
Ya da akademisyenlerin aklı başında insanlar olduğu kabulünde artık hangimiz eskisi kadar ısrarcı olabiliriz?
Birazcık samimiyet hepimize iyi gelecek.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yanına Namık Tan’ı da verin! 03 Mayıs 2024 | 1.361 Okunma Mangal 01 Mayıs 2024 | 397 Okunma Jet yakıtı meselesi 29 Nisan 2024 | 1.181 Okunma Bilmem ‘Bizim üniversitelilerde tık yok’ diyenler utanırlar mı? 28 Nisan 2024 | 492 Okunma Geçti o günler cancağızım 27 Nisan 2024 | 521 Okunma