Pazar gününden beri ortalıkta açıkça konuşulmayan ama herkesin
çok yakından takip ettiği bir tartışma var. Evet, Pelikan
dosyasından bahsediyorum. Günlerdir hakkında manşetler atılıyor,
yazılar yazılıyor, Twitter adeta yıkılıyor. Öyle ki bu isimsiz
metin tüm gazetelerden daha fazla okunmuş.
Yazıyı ben de okudum. Sizin de bildiğiniz gibi içinde bugüne değin
duymadığımız, konuşulmayan, bilinmeyen yeni bir şey yok. Bazı
olaylar ayrıntılandırılmış o kadar.
Ancak yine de okurlarım, seyircilerim ısrarla soruyorlar, çünkü
Pelikan Dosyası'nda benim de adım geçiyor. Hem de niçin biliyor
musunuz? Söyleyeyim, ben de zaman zaman Başbakan'ın icraatlarını
eleştiriyormuşum!
Aman Tanrım!!! Güler misin ağlar mısın?
Evet, ben gülüyorum. Bu metin internette yayılmaya başlayınca
ortalığa fırlayıp "Bazıları seçilmiş başbakanı devirmeye çalışıyor.
Hem de yüzde 49 ile seçilmiş bir başbakanı..." şeklinde twitler
atan Nuh Gönültaş gibi Cemaatçilere ve bir anda başımıza "Hocacı"
kesilen Eren Erdem tipi CHP'lilere ise daha çok gülüyorum.
Ben ne "onlar" gibi ne "hocacıyım" ne de "Ak Partiliyim." Sadece
gazeteciyim. Bu yüzden de tüm siyasi partileri ve genel
başkanlarını eleştirdiğim gibi Sayın Başbakan'ı da icraatlarından
ötürü zaman zaman eleştiriyorum. Tıpkı TV ekranlarında röportaj da
yaptığım Başbakan'ın ve kabinesinin politikalarını kimi zaman
desteklediğim gibi...
Ama anlaşılan o ki tek taraflı olmam gerekiyormuş. Olamam! Kimse
kusura bakmasın.
Sanırım yeterince açık oldu.