Üç aylığı toplam 1000 TL tutarındaki elektrik faturalarını
ödemediği için geçen geceyi eşiyle birlikte kandil ışığında geçiren
Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu bir sivil itaatsizlik değil" diye ısrarla
vurguluyor...
İnanın hiç gereği yok, aklımıza bile gelmemişti zaten.
Zira Gandi'nin meşhur ettiği eylem tarzında hedef bellidir...
Protesto edilen otoriteyi çıplak bırakıp aciz göstermek ve sonunda
geri adım attırmak.
Kemal Bey'in eyleminde ise ortaya çıkan yegâne acizlik kendisine
ait.
Baksanıza, makul bir süre sonra (bir hafta) cezalarıyla birlikte
faturalarını ödeyip direnişine son verecekmiş.
Peki ya eyleminin ilk gecesinde, Bahçeli'nin "lazım olur" diye
öngörüde bulunarak gönderdiği kandillerle aydınlanmasına ne
buyrulur?
ılıçdaroğlu'nun, "Üzülmeyin, bizim evden elektrik çekelimsize"
diyen komşularına yaşattığı mahcubiyeti düşünün ya da...
Meral Akşener bile izahı olmadığı için mizahı yapılan bu durumu
espriye vurmak zorunda kalmadı mı?
Akşener'in aşağıdaki "Gelin bu anlamsız işi unutalım" yorumu
yenilir yutulur cinsten mi:
"Bu işte tabii Selvi Hanım'ın durumu zor. Sayın Kılıçdaroğlu hem
sözünü yere düşürmemiş olur, müsaade ederse ben ödeyebilirim
hanenin elektrik borcunu, o da Selvi Hanım için."
Hepsini geçelim...
Elektrik faturalarını ödemekte zorlanan dar gelirlilerin gerçek
sorunlarını, taraftarlarınızın bile ciddiye alamadığı böyle B
sınıfı siyasi şovlarla sulandırmak nasıl bir sorumsuzluktur?
Göremiyor musunuz Kemal Bey?