Geçtiğimiz yüzyılın başında imparatorlukların yerine devrimlerle
kurulan cumhuriyetler geldi.
Devrimleri gerçekleştiren partilerin hepsi de kendini "egemenliği
bir kişiden alıp halka vereceği" vaadiyle meşrulaştırdı.
Peki, bu nasıl olabilirdi? Elbette ki imparatorunu, kralını,
çarını, padişahını seçemeyen halka yöneticilerini seçme hakkı
vermekle.
Ancak hiçbiri bu vaat için ilk ve tek şart olan serbest ve genel
seçimlere yanaşmadı.
Tek parti, geçiş süreci, kültür devrimi, proletarya diktatörlüğü
vs.
Adları değişse de bahaneleri aynıydı. Monarşinin karşı devrimle
halkın egemenliğini yeniden gasp etmemesi için bir süre demokrasiye
geçilmemesi şarttı.
Yani bu zorunlu dönemde Cumhuriyetler bir süre daha monarkların
gasp yetkisini kullanıp halka sormadan onları yöneteceklerdi.
Yani yöneticilik babadan oğula değil parti içinde el değiştirecekti
artık.
Ne kadar mı sürecekti bu ara dönem?
Rusya'da 80 yıla yakın sürdü mesela. Hâlâ devam ettiğini
söyleyenler de az değil.
Çin'de ise Mao'nun kurduğu Cumhuriyet hâlâ devrimci partinin
elinde. Ülkeyi halk değil Çin Komünist Partisi yönetiyor.
Seçimi halkla değil önce kendi içlerinde yapıyorlar.