Erdoğan gider de ülkeyi Millet İttifakı'nın altılı
masasının irili ufaklı bacaklarından oluşan
konsey yönetmeye başlarsa ülkeye sıcak para yağarmış.
Yabancılar çalışabilecekleri uysal siyasiler iş
başına gelirse muslukları açarlarmış...
Peki şimdi niye akıtmıyorlarmış parayı?
Erdoğan'ın Türkiye'yi verimli yönetebildiğini
düşünmüyorlarmış? Dediklerini yapmadığı,
hep arıza çıkardığı için sevmiyorlarmış...
Bu senaryoyu her platformda dillendiren muhalefet seçmene "Bizi
seçin, biat edelim siz de rahat edin" diyor...
Demek ki, son tahlilde ekonomik rekabetin
sonucu olan uluslararası ilişkilerde rakip devletlerin
kendilerine referans olmasını iyi bir pozisyon olarak
görüyorlar...
Doğu Akdeniz'de, Karadeniz'de bedava gaz arayıp, en uygun silahı
kim verirse ondan alırım deyip, nükleer santral yapmaya soyunup
ABD'yi, AB'yi kızdırmak yerine kum havuzunda oynamaya
razı olmayı "gerçekçi" buluyorlar.
Ne diyelim, sömürge tipi kalkınma
modelini savunmak, Türkiye için güçlü
rakiplerinin çizdiği sınırlarda, onların layık gördüğü
kadar ekonomik ve siyasi bağımsızlığı yeterli bulmak
da bir siyasi tercih.
Bizim gibi ulus devletler için en gerçekçi yolun, ikinci dünya
savaşı ABD tarafından çizilen düzende az gelişmiş
ülke rolü olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama Türkiye de aklı başında seçmen CV'sini ecnebi rakiplerimizin
referanslarıyla zenginleştirenlere iş vermez.
Geçmiş en zor günlerinde bile mandacıları, uyducuları marjinal
bulduğu gibi, şimdi de hayat pahalılığı ya da geçici başka
sıkıntıları yüzünden bu iddiasızlığa, teslimiyetçiliğe geçit
vermez.
İster Anadolu irfanı deyin ister ortak akıl, mantık, buna
müsaade etmez.
KARİKATÜRİSTİN ÖLÜMÜ
Mithat isimli biriyle tanışınca içimden "Yavlum Mithat" demek
geliyorsa, Kadri'lerden beklentim en azından esmer
olmalarıysa bunun sorumlusu
Karikatürist Latif Demirci'dir.
Çünkü çocukluğumda, Recep İvedik karakterinin orijinal
atası Arap Kadri'nin, Muhsin Bey Yavlum Mithat'ın
maceralarında az zaman geçirmedim.