Dün Türkiye'yi ayağa kaldıran bir sünnet düğününden
bahsetmiştim.
Hatırlayacaksınız, halkımız bir dansözün sünnet çocuğunun
karşısında dans etmesine sinirlenip ilgili makamlara şikayetler
yağdırmıştı...
Konya'da başlayıp İzmir'de biten araştırmalar sonucunda düğün
sahiplerine ulaşmış ve haklarında 'aile hukukundan kaynaklı
yükümlülükleri yerine getirmeme' ve 'hayâsızca
hareketler' suçlarından soruşturma
başlatılmıştı.
Konu, olağan şüphelilerden, 7 yaşındaki sünnet çocuğunun amcası
H.K'nın "Herkesi diskoya mı
götürseydik. İki dansöz geldi oynadı diye başımız
belaya girdi. Görüntüleri biri internete atmış" sözleriyle
kapanmıştı.
Ancak mevzu ile ilgili bir gelişme yaşandı.
Basında yer alan haberlere göre, düğünde dans eden dansözler
hakkında "cinsel taciz" suçlamasıyla gözaltı
kararı alınmıştı!
Dün sosyal medyada bu haberi de eklediğim yazıma gelen yorumlarla
hararetli bir tartışma başladı.
Kimi kullanıcılar daha garip soruşturmalardan örnekler
verdiler...
Kimileri ise benim dansözler hakkında cinsel taciz suçlamasıyla
gözaltı kararı verilmesine neden şaşırdığımı sorguluyorlardı. Hatta
aralarında beni ahlaksızlıkla
suçlayanlar da vardı!
Kimse kusura bakmasın ama tüm bu yaşananlar, tartışmalar ancak
absürd bir tiyatro oyununa konu olabilir.
Dansözlük diye bir iş var... Asırlardır.
Bir düğüne ya da herhangi bir etkinliğe dansöz çağırdığınızda ne
yapacaklarını tahmin etmek zor değildir. Kimse bu dansçıları
düğünlerine adabıyla oturmaları kalkmaları
için çağırmaz değil mi?
O halde iş yapıp dans eden bu kişilerin soruşturmaya uğramasının
mantıki sebebi ne?
Dans yorumları mı kanunlara aykırı?
Düğünü basıp zorla mı dans etmişler?
Evet cevabı hepimiz biliyoruz.
Her işe burnumuzu fazla sokuyoruz. İstiyoruz ki herkes bizim gibi
yaşasın.
Savcılar, polis ne yapsın?