Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası
ATV'de yaptığım röportajda sokaktaki "demokrasi nöbetlerinin" ne
zaman biteceğini sormuştum.
"7 Ağustos'a kadar sürdürüp o gün de Yenikapı'da dev bir mitingle
bu nöbetleri taçlandıralım" demiş ve eklemişti:
"Buradan Başbakan Binali Yıldırım'ı, MHP Lideri Bahçeli'yi ve CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da Yenikapı'ya davet ediyo-
rum!" Kuşkusuz bu çağrının kendisi bile başlı başına bir "olaydı."
Peki, liderlerin Cumhurbaşkanı'ndan gelen bu birlik ve uzlaşı
çağrısına yanıtları ne olacaktı? Hayal gerçekleşecek miydi?
Dün Türkiye o hayali Yenikapı'da gerçeğe çevirdi.
Milyonlarca insan alanı hınca hınç doldurdu. Her siyasi görüşten,
etnik gruptan ve inançtan milyonlar...
Binali Yıldırım oradaydı... Devlet Bahçeli oradaydı... Kemal
Kılıçdaroğlu oradaydı...
Ben bu tablonun Türk siyasi hayatında bir eşiğin aşılması anlamına
geldiğini düşünüyorum.
Türkiye'nin, Türk halkının müştereklerini, önceliklerini,
değerlerini artık hiç kimse "muhalefet" konusu yapamayacak. Bu
konsensüs siyasetin düzeyini, işlevselliğini ve saygınlığını
artırdığı gibi, toplumsal barışımızın perçinlenmesine de büyük
katkı sağlayacak.
Ülkeye, siyasete, demokrasiye sahip çıkan halkımıza ve bu uzlaşı
zeminine öncülük eden Cumhurbaşkanımıza minnettarız.
***
Dünyaya demokrasi ve yurtseverlik dersi verdik
15 Temmuz Fetullahçı darbe girişiminin ardından Avrupa ve ABD çok
kötü bir demokrasi sınavı verdiler.
Ortakları ve müttefikleri olan Türkiye'yi yalnız bıraktılar. 239
kişinin katili darbeci Fetullah Gülen'i türlü çeşitli bahaneler
üreterek adeta sahiplendiler.
Elbette onlar da gerçekleri, olan biteni çok çok iyi biliyorlar,
dertleri malum.
Ama Yenikapı'da yan yana gelen her siyasi görüşten milyonların
verdiği resmin ardından riyakârlıklarını eskisi gibi fütursuzca
sergileyemeyecekler.
Batı'daki Türkiye aleyhtarı dalgaya umut bağlayan "içeridekilerin"
işi de zorlaşacak tabii ki.
*