Radyo Televizyon Üst Kurulu dizi ve TV programlarındaki
'bip'lemelere el atacağının sinyalini vermiş.
"Bu işin masum olmaktan çıktığını" söyleyen RTÜK Başkanı İlhan
Yerlikaya'nın gerekçeleri ise şunlar:
"Son zamanlarda bu 'bip'lemenin tadı tuzu kaçtı.
Dizi izlerken, seyir halinde araçla giderken emniyet kemerini
takmamış gibi sürekli bip'lemeler olmaya başladı. Üstelik bu
araçtaki bip sesi belirli aralıklarda olur. Dizilerde öyle ki bazen
galiz küfürler de oluyor.
Kulağa hoş gelmeyen, tırmalayıcı bip'lemeler olmaya başladı. Asla
makul ve masum bir şey değil.
Bu diziler yeni yapılıyor. Yaparken bunu koymayın."
Özetle "televizyonda verilemeyecek şeyleri söylemeyin" diyor RTÜK
"Böylece bip'lemek zorunda kalmazsınız..."
Allah'ın belası bir zorbayı, katili, sapığı İstanbul Türkçesiyle
konuşan bir süt çocuğu olarak canlandırmak ne kadar gerçekçi olur
bilmiyorum ama eyvallah!
Ancak bir televizyoncu olarak bip'lerin rahatsız edecek seviyeye
gelmesinin nedeni küfrün artmasından ziyade, ceza korkusunun
artması gibi geliyor bana.
Öyle ya, mesela Görevimiz Tehlike 2 filminde geçen "penisilin
iğnesi" ifadesinin ilk kısmının bip'lenmesinin başka bir izahı
olabilir mi?
Üstelik "ekranı bozan" hatta katleden kirlilik, bip
paranoyasıyla sınırlı değil...
Bir de blurlama, mozaikleme ya da TDK Türkçesiyle konuşursak,
bulanıklaştırma belası var.
Bir sokak röportajı yapıyorsunuz diyelim. O sıra yoldan geçip
kameranın kadrajına giren bir vatandaşın elinde sigara mı var?
Yandınız.
Eğer montajcının gözünden kaçmışsa ve sigara mozaiklenmemişse
cezayı yiyorsunuz.
Hadi bu konuda hassaslaştınız, vatandaşın sigarası gözünüzden
kaçmıyor diyelim.
Peki ya sokaktaki tabelalar, montların, tişörtlerin üzerindeki
markalar, geçen arabaların logoları ne yapacaksınız?
Hele bir markette çekim yapıyorsanız işiniz hepten zor. Tek bir
marka görünmeyecek!
Korku dağları öylesine sarmış ki, dizide yere damlamış bir damla,
evet bir damla kanın bile mozaiklendiğini gördü bu gözler...
O damlanın blurlanmamış olsa zaten görülmeyeceğine mi
yanarsınız...
Yoksa bulanıklaştırılan o damlanın zaten gerçekte kan değil ketçap
olmasına mı?
Delirdik mi dersiniz?