Dünün haberi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Boğaz köprüsünde
intihara kalkışan bir adama rastlayıp onu ölümden döndürmesiydi
bence.
Cumhuriyet ve Zaman tipi gazetelerin, intihara kalkışan Siirtli
gencin Facebook hesaplarındaki Ak Parti hayranlığını delil
göstererek tüm yaşananların mizansen olduğunu iddia etmeleri de
muhalefetin sefaletinin son örneği...
Gülmeden ya da sinirlenmeden önce, kafaları nasıl çalışıyor, nasıl
bir özel hayatları var, bu motivasyonlarının kaynağı ne gibi,
klinik psikiyatrinin konusu olacak soruların peşine düşmeli belki
de. Ya da Cumhuriyet'in yayıncılığıyla ilgili bir soru karşısında
Ara Güler'in verdiği cevapla yetinmeli: "...aşağı Kasımpaşa!"
(Habertürk/21.12.2015)
Düşünün, ancak betona kafa üstü çakılıp sağ kurtulmuş bir kafanın
üreteceği zırvalarla yaşayan, gazetecilik yapan bu insanların
siyasi temsilcileriyle oturulup için yeni bin yıl anayasası
yapılacak. Ama tabii ki ilk olarak ön görüşmeler var. Hayır, cezai
ehliyetleri var mı, IQ'ları yeterli mi gibi sorulara yanıt aramak
için değil, perspektifte uzlaşmak için.
Tüm muhalefet partilerinin liderleri, Başbakan'ın yeni anayasa için
görüşme çağrısına olumlu yanıt verdi. Ama hükümetten uzatılan eli
sıkmadan önce yine hepsinin yapması gereken işler vardı. Örneğin,
CHP Lideri Kılıçdaroğlu AK Parti geleneğinin kurucusu ve sembolü
Cumhurbaşkanı'na ağza alınmayacak hakaretler edecekti kameralar
önünde. HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın ise, cumhurbaşkanlığına da aday
olduğu ülkesini, en gergin olduğu devlete, mesela Rusya'ya
"satması" gerekiyordu.
İkisi de görevlerini layıkıyla yerine getirdi. Şimdi hep birlikte
yeni anayasa için bir araya gelecekler. Sizi bilmiyorum ama ben
istemiyorum. Umutlu da değilim. Hatta daha fazlası, yıllardır sivil
ve demokratik bir anayasa bekleyen bir demokrat olarak fazlasıyla
kaygılı olduğumu söyleyebilirim. Zira 12 Eylül'de 5 darbeci
generalin yaptırdığı anayasanın yerine konulacak olanın hiç olmazsa
daha sağlıklı kafalardan çıkacağını hayal etmişimdir hep.
Yeni anayasanın ülkeye her derde deva terramisin gibi sürülüp bizi
iyileştireceği umudunun üzerine beton döküldüğünü fark etmenin
verdiği umutsuzluk da cabası. Kılıçdaroğlu'nun Başbakan'dan gelen
uzlaşı hamlesine verdiği olumlu yanıtı, AK Parti tabanının kırmızı
çizgisi olan Erdoğan'a bel altı sataşarak imkânsız kılmasının
anlamı başka nedir? Ya da Demirtaş'ın sırtlarını dayadıkları
Türkiye düşmanı yapılar için Rusya'daki temaslarıyla ulusal yasama
faaliyetlerindeki meşruiyetini sıfırlaması?