Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim,
Alaçatı'da karıştığı kavgayla ilgili nihayet konuştu.
Ama yine gazetecilerin halk adına sorduklarına cevap vermek yerine
parmak salladı, racon kesti.
Kavganın, bizleri hiç ama hiç ilgilendirmeyen ayrıntılarını
anlatıp, "ailesini koruyan baba" türünden ajitasyonlarla mevzuu
bağlamından koparttı.
Mekân basmaya gitse başka türlü gideceğinden, burnunu asla ve kata
kimsenin kıramayacağından bahsetti.
Ve nihayet sonunda da kendisine yönelik eleştirileri kabul
edercesine itiraf etti... Şecaat arz ederken sirkatin söyledi:
"Edepsiz bir teklif aldım, ben de bu edepsiz teklife icabet ettim,
gereğini yaptım ve ayrıldım."
Fatih Bey! İşte bizler de günlerdir bunu söylüyoruz. Karıştığınız
rezalette kimin daha edepsiz olduğunu ya da ilk edepsizliği kimin
başlattığıyla ilgilenmiyoruz.
O onun paravanını çekmiş, bu bunun dükkânını kebap kokutmuş, şu
şunun ailesinden sayılırmış, bilmem kimin yumruğunu yiyen kendine
gelemezmiş... Bize ne.
Sorunumuz, halka karşı sorumluluğu olan o milyonluk makamlardaki
insanların aldıkları edepsiz tekliflere planlayarak, taammüden
icabet etmeleri...
Sonra da bunu üst bir perdeden, kabadayı pozlarında doğal bir
şeymiş gibi anlatmaları.
Ama ne yazık ki anlatamıyoruz.
Bu arada, imtiyazlı zatlar söz konusu olunca üç maymunu oynayan
medyamızdan bir ricam var.
Madem halka karşı sorumluluklarını yerine getirememelerinin ikna
edici mazeretleri var. Bari hiç olmazsa Terim'le ya da
benzerleriyle ilgili haberleri verirken ekrana "Sakın siz evinizde
denemeyin" diye bir uyarı düşsünler de... Çoluk çocuk ahlaksız
teklifleri kabul etmenin iyi bir şey olduğunu sanmasın.
***
Kemal Bey ve sanayi devrimi