Hıncal Uluç dünkü köşesinde aklıselim çağrısı yapıyordu...
Arda'ya, "Acaba ruhsal bir sorunu, profesyonel bir yardıma ihtiyacı
mı var" diye sorulmadığından yakınıyordu.
Uluç haklı. Hep söylüyorum, yirmisinde milyonları bulup, altmışında
kebapçı basan hocaların tedrisatından geçmiş bu parlak
sporcularımıza psikolojik destek şart.
Peki ya, genç sporcularımıza hayatta karşılaştıkları sorunlar için
yıllardır "adamlığın" el kitabını yazanların durumu ne olacak?
Mesela "spor adamı" da olan Fatih Altaylı. Bugüne değin öfke
kontrol problemi yaşadığına dair hakkında çıkan haberleri toplasak
kitap olacak Fatih Bey...
Daha geçen gün sinirlerine hâkim olmadığı için Arda'ya "adam mısın"
diye soruyordu. Ardından hızını alamayıp, trafikteki vatandaşın
"adamlığını" sorguluyor, magandaların kafasına göre aracını park
etmesinden... Sürücülerin kural nizam dinlememesinden... Üstüne
üstlük "adamlıktan nasibini" almamış tiplerin uyarılınca da "sen
benim kim olduğumu biliyor musun" diyerek üste çıkmalarından
yakınıyordu.
Ama gelin görün ki aynı Fatih Bey, daha yazıların mürekkebi
kurumadan, bir trafik polisine bağırıp çağırıp küfür ederken
kameralara yakalandı.
Altaylı, izahat yazısında "Karısının hastalığından" bahsediyor.
Geçmiş olsun. Keşke polisin sıradan "park etmek yasaktır" uyarısını
şahsi algılamasaydı... Soruna düğüm atmak yerine çözmek için
uğraşsaydı, memura durumunu izah etseydi... Böylece hem eşini daha
çabuk hastaneye götürür hem de biz izahata boğmazdı.
Şimdi söyleyin, bir polisi, görevini yapması, hastaya yardım etmesi
için medeni bir diyalogla ikna edemeyen abileri ortalıkta "adamlık"
dersi verirken... Arda gibi toy gençlerin bindikleri dalı racon
diye kesmelerine şaşırılır mı? Ortam bu.