George Lucas'ın efsane filmi Star Wars "Güç uyanıyor"un
hasılatı 1 milyar doları geçti. Filmin gişe hasılatının yanı sıra
ışın kılıcı, oyuncak, maskeler ve giyim eşyaları derken 10 milyar
dolarlık ekonomik kazanç oluşturması bekleniyor.
Ee doğaldır. Çünkü dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın kayıtsız
kalamıyorsunuz bu furyaya. Bana bile Kahvaltı
Haberleri'nde "seve seve" filmle ilgili 5 haber
yaptırmayı başardı adamlar.
Peki, bu filmin "sırrı" ne?
Esrar, aslında filmin haklarını 4.05 milyar dolara Disney'e satan
Lucas'ın geçen hafta söyledikten sonra hafif
yumuşattığı "Çocuklarımı beyaz köle tüccarlarına satmış
gibiyim"sözlerinde gizli.
Zira Star Wars hakikaten bir filmin çok ötesinde, dünyanın kadim
iki kutbu, doğu ve batı arasındaki gerginliğin ve güç dengesinin
asri zamanlardaki en önemli psikolojik silahlarından biri.
Öyle ki basın toplantısında bir ABD Başkanı'na "Star Wars'a
gidiyorum" dedirtecek kadar etkili. Üstelik Obama, Star
Wars'ı, diğer filmlerin aksine "ulusal bir
konsensüs" gibi promote eden ilk başkan da değil. Ama önce
Star Wars'ın son serisinin vizyona girip ortalığı alt üst ettiği
dünya konjonktüründe dünü bir hatırlayalım. Türkiye'nin bir Rus Su
24 uçağını düşürmesiyle birlikte Suriye'de süper güçlerin karşı
karşıya geldiği ve"yeniden soğuk savaş" senaryolarının
yazıldığı bugünle, yine Türkiye'nin de dahil olduğu, 1960'lardaki
soğuk savaşın en büyük krizini kıyaslayalım. Söz
şaşıracaksınız!
1 Mayıs 1960. ABD'ye ait bir U2 casus uçağının düşürülmesiyle Rusya
ile ilişkiler gerginleşiyor. Rusya hızla ABD'nin başının belası
komşusu Küba'ya yakınlaşırken soğuk savaş tırmanıyor. Rusya,
ABD'nin başarısız olan Domuzlar Burnu çıkartmasını gerekçe
göstererek, tıpkı bugün Suriye'ye yaptığı gibi adaya füzeler
yerleştiriyor. Eyvah!
Gözler, Rusya'nın soluğunu ensesinde hisseden ve sürekli işgalle
tehdit edilen ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük müttefiki Türkiye'ye
çevriliyor. Çünkü yeni hükümet darbesi geçirmiş Türkiye'de de bir
yıl kadar önce ABD'nin Rusya'ya dibine yerleştirdiği meşhur Jüpiter
Füzeleri var.
Herkes diken üstünde. Uzun süre de öyle kalacak. Ta ki 1989'da
Duvar'ı yıkıp Demir Perde'nin çökmesinin yolunu açan, ABD'nin
uzaydan tespit ettiği kıtalar arası balistik füzeleri lazerle yok
etme stratejisini o güne dek görülmemiş bir reklam kampanyasıyla
duyurmasına kadar!