GEÇTİĞİMİZ yüzyılın (o kadar da geçtik sayılmaz aslında, topu
topu 17 yıl oldu) ilk yarısında modern topluma hâkim olan anlayış,
anne–baba ve çocuklar arasındaki ilişkinin esasen maddi
olduğuydu.
Çocuk korunmak istiyordu, yemek, barınmak ve büyümek için
ebeveynlerine muhtaçtı.
Onun için çocuğun kendisini güvende hissetmesini sağlayacak kadar
ilişki, sağlıklı bir çocuk büyütmenin sırrı olarak görülüyordu.
Ağlayan bir bebeği susturmak için kucağa almak, öpüp okşamak,
sallamak doğru bir tutum olarak görülmüyordu.
Çocuk, zamanında beslenmeliydi. Acıktığı için ağlayan bir bebeğin
ağzına memeyi dayamak yanlıştı.
Eğer çocuğunuzu bebekliğinden itibaren böyle bir disiplinle
büyütürseniz, herhangi bir sorunla karşılaşmayacağınız çocuk bakım
kitaplarının en temel öğütlerindendi.
Onun için bebekler uzun yıllar boyunca çığlık çığlığa ağlamak
zorunda kaldılar.
Disiplinli bir çocuk yetiştirmek temel hedefti. Çocuğu şımartmamak
gerekiyordu.