ANKARA'daki terörist saldırı, PKK'nın gelecekte izleyeceği yolun
ne olacağını da açık seçik ortaya koyuyor.
Bir yandan hendek-barikattan ibaret uyduruk bir “özyönetim”
denemesiyle Güneydoğu’da bir iç savaş görüntüsü yaratacak.
Diğer yandan da ülkenin batısında canlı bombalarla ülkeyi terörize
edecek.
Ankara saldırısından önce, 9 terör örgütüyle birleştiklerini
açıklamışlardı.
Güya “halkların kardeşliği ve demokrasi için” birleşmişler.
Halkların kardeşliğini sağlamanın yolu, ne zamandan beri canlı
bombalarla masum insanları öldürmekten geçiyor?
Yaptıkları işin ne halkların özgürlüğü meselesi ile ilgisi vardır
ne demokrasi ve sosyalizm ile.
Girdikleri yol, dünyanın her yerinde “terör eylemi” olarak
tanımlanır.
Tam burada Kürt siyasetinin durumunu ve tavrını açıklıkla ortaya
koyması gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz durum, katliamları kuru bir kınamayla
geçiştirilemeyecek kadar keskin bir tavır almayı gerektiriyor.
Siyaset yoluyla demokratik haklar için mücadele mi edecekler yoksa
bu aşağılık şiddeti görünürde kınarken, PKK’nın vesayeti altında
kalmaya mı devam edecekler?
Artık bir yol ayrımında olduklarını görmeliler.