CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, muhtarlardan sonra vatandaşlara da talimat verdi.
Bu muhtarlara "muhbirlik" talimatı vermişti, vatandaşlara
"ayıklama" görevi veriyor.
Şöyle diyor: "Halkımız kendi içindeki bölücü terör örgütü
mensuplarını ayıklamak durumundadır."
Nasıl ayıklanacağı belli değil ama "Gerekirse güvenlik güçlerine
haber verin" diye cümlesini tamamladığına göre, "gerekmeyen
durumlarda" bizzat vatandaşların bu ayıklama işini yapmasını
bekliyor olmalı.
Terör tehdidi altındaki bir ülkede, vatandaşların gördükleri, tanık
oldukları şüpheli durumları güvenlik güçlerine bildirmeleri normal
bir durumdur.
Ama Cumhurbaşkanı'nın önerdiği gibi "bizzat ayıklama işi" bunun çok
ötesine geçiyor.
Bütün bunların üzerine AKP medyasının her gün birilerini "terörist"
diye hedef göstermesini de ekleyelim.
Gün geçmiyor ki bir gazeteci, bir aydın, bir işadamı hedefe
konulmasın!
Hatta bazen kendilerini tutamayıp uzun listeler bile yayınlıyorlar,
insanları terörist kılığına soktukları fotomontajlarla.
Bunu yaparken ne düşünüyor olabilirler?
Ne düşündükleri çok açık: Birileri çıksın ve hoşlanmadıkları bu
insanları "ayıklasın"!
Artık bir yerde sırtlarına bir bıçak mı saplanır, bir kurşuna mı
hedef olurlar, yoksa kalabalıklar tarafından linç mi edilirler?
Hangisini tercih ettiklerini şu an için bilmiyoruz tabii.
Ve buna devleti yönetenler de bizzat çanak tutuyorlar, devlet
reklamları ve havuz paralarıyla besledikleri bu medyaya "Durun
kardeşim, ne yapıyorsunuz, aklınızı mı kaçırdınız" demiyorlar.
Çünkü için için onlar da bunu istiyorlar aslında.
Böylece insanların korkup susabileceklerini, önlerindeki ölü
örneklere bakarak bir kenara çekileceklerini zannediyorlar.