YÖNETİCİLERİMİZİN iddiasına bakarsanız Türkiye, kanatlanıp uçtuğu
için dış güçlerin yoğun saldırısı altında.
Kimisi darbe yapmak istiyor. Kimisi üçüncü havaalanını kıskanıyor.
Kimisi döviz kurlarıyla oynuyor.
Bu desteksiz böbürlenme balonu patladığı vakitlerde de acı gerçekle
karşılaşıyoruz.
Adana’daki yurt yangınında 11 çocuk ve bir eğitmenin ölmesi işte
böyle bir acı gerçektir.
Çünkü içinde çocukların, öğrencilerin bulunduğu binalardaki böyle
yangınlara ancak geri kalmış, gelişmemiş ülkelerde
rastlanabilir.
Böyle olayların mesela İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da
yaşandığını duymayız.
Ama böyle yangınlar mesela Meksika, Hindistan, Pakistan, Gana’da
çıktığında da hiç şaşırmayız.
Üzülürüz, içimiz yanar ama şaşırmayız.
Çünkü gelişmiş, medeni toplumlar yaşadıkları felaketlerden dersler
çıkarırlar.
Bir öğrenci yurdunda yangın mı çıktı? O yangının nedenini
araştırırlar ki bir daha benzer yangınların çıkmasını önlemek için
prosedürler geliştirilebilsin. Öyle bir yangına engel olamayanların
sorumluluğunu araştırır ve cezalandırırlar ki benzeri kurumların
yöneticileri işlerini daha ciddiyetle yapsın.
Bakın bugün 1 Aralık 2016 ve önlenebilecek bir yangında ölüp giden
11 çocuğu ve bir öğretmeni konuşuyoruz.
Peki içimizde 1 Aralık 2015 tarihinde hangi konuyu konuştuğumuzu
hatırlayan var mı?
Ben hatırlatayım: Bir yıl önce bugün de Diyarbakır’ın Kulp
ilçesinin Karaağaç köyündeki ruhsatsız Kuran kursunda yanarak ölen
altı çocuğu konuşuyorduk.
O günlerde de yöneticilerimiz sorumluların cezalandırılacağından,
olayın bütün yönleriyle araştırılacağından vs söz ediyorlardı.
Sonuç ne oldu? Hiç.
Gelecek yıl bu vakitlerde yine benzeri bir konuyu tartışmamak için
ne yapmalıyız?
Yöneticilerimizin ne önereceğini biliyorum: Dua edelim!
HÜKÜMET ÖYLE SÖYLEMEMİŞTİ
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: “Biz ‘sabır’ dedik ve
sonunda dayanamadık ve Suriye’ye ÖSO ile beraber girmek zorunda
kaldık. Niçin girdik? Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok.
Orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren, zalim
Esed’in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik. Başka bir
şey için değil.”
Doğrusunu isterseniz bu sözleri okurken geleceğimiz konusunda ciddi
olarak endişelendim.
Çünkü hatırlar mısınız bilmiyorum, bize daha önce söylenen gerçek
bu değildi.
Hükümet, TC vatandaşlarına ve tüm dünyaya, ÖSO ile birlikte bazı
askeri unsurlarımızın Suriye topraklarına girmesinin nedenini “IŞİD
ve bölgedeki diğer terör örgütleriyle mücadele etmek” olarak
açıklamıştı.