Ankara’nın hedef büyütme, kapsam genişletme taktiği yine duvara
tosladı..
Daha doğrusu çuvalladı..
Yine diyorum; Ankara Garı’ndaki canlı bomba saldırısında da aynı taktiği, aynı politikayı izlemişlerdi..
Hedeflerinde kim varsa sepete koyup..
Hedeflerinde kim varsa torbaya atıp..
Kokteyl terörü icat etmişlerdi..
Kokteylin içinde kimler vardı; IŞİD, PKK, DHKP-C, PYD, El Muhaberat..
Bir süre kokteyl terör muhabbeti gitti, sonra şişti..
Çünkü katliamı yapan IŞİD’in Türkiye koluydu..
Yerli IŞİD’di..
*
Servis araçlarına bomba yüklü araba saldırısından sonra da aynı politikayı izlediler..
Bombacı kendini Suriyeli mülteci olarak kaydettirmişti..
Devletin kayıtlarında adı Suriye’den gelen Salih Neccar’dı..
Rojava bölgesindeki Amude kasabası doğumluydu..
İktidar hemen üstüne atladı..
Bombacının Suriye doğumlu, YPG’li olduğunu ilan etti..
*
‘Biz söylemiştik; Batı dinlemedi.. Haklılığımız ortaya çıktı; PYD/YPG terör örgütü’ sözleri peş peşe dizildi..
Büyükelçiler Dışişleri’ne çağırılarak; gördünüz mü; PYD’nin işi denildi..
İnandırıcı olmadı!..
Hatta Şam’a kadar uzanan bağlantı kuruldu..
Değildi..
Van doğumlu Abdulbaki Somer’di.. TAK adlı Kürtçü terör örgütü üyesiydi..
*
Başbakan önce; ‘PYD’yi aklamak isteyenler TAK’ı öne sürüyor’ dedi..
Daha sonra; TAK’ın PYD’yi aklamak için olayı üstlendiğini iddia etti..
Baktı ki inandırıcı olmuyor..
‘KCK’sı, YPG’si, PKK’sı TAK’ı, PEJAK’ı şusu busu hepsi bir’ diyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştı; ama başaramadı..
Çünkü..
Emniyet İstihbarat patlamadan beş gün önce; PKK’ya bağlı TAK’ın canlı bomba saldırısı yapacağını, Emniyet ve TSK mensuplarını hedef alacağını yazıyla duyurmuştu..
*
Peki, PYD ile PKK iç içe değil mi?
Evet, ama bu durum yeni değil..
*
Hadisenin özeti şudur..
İktidar tedbir zaafını PYD’yle kapatmaya gayret etti.. Uluslararası boyuta çekerek örtmeye çalıştı..
PYD üzerinden Suriye’deki esas oyuncuları (Rusya, ABD) hedefe koymayı denedi..
Yapamadı, kıvıramadı..