Meseleye çok farklı açıdan bakacağım.. Anayasa hukukçularına
sorular soracağım..
Onların katkı yapmasını isteyeceğim..
Amacım tartışma açmak..
Belki bu tartışma taşların yerine oturmasına, rejimin adının
konulmasına katkı sağlar..
*
Konu şu..
Cumhurbaşkanı bayram namazı çıkışında; ‘ben Dolmabahçe mutabakatı
ifadesini asla kabul etmiyorum’ diyerek..
AKP hükümetiyle HDP’nin üzerinde anlaştığı..
28 Şubat’ta kameraların karşısına geçerek açıkladıkları metni kabul
etmediğini bir kez daha ilan etti..
*
Ne olup bittiğini hatırlayalım..
Başbakan Yardımcısı Akdoğan..
İçişleri Bakanı Ala..
AKP Grup Başkan Vekili Ünal..
HDP’li Buldan, Baluken ve Önder’le Dolmabahçe’de bir araya gelmiş,
yol haritası niteliğindeki 10 maddelik bildiri
yayınlamışlardı..
*
Kıyamet kopmadı.. Hatta iktidarcı gazeteler methiye düzdüler.. Ama
ne olduysa oldu, Cumhurbaşkanı üç hafta sonra; ‘hükümet benimle
mutabakata varmadan hareket etti’ diyerek hem açıklanan metne hem
de verilen fotoğrafa karşı çıktı..
‘Bu metnin demokrasi adına nesini kabul edeceğim’ sözleriyle
mutabakatı yok hükmünde saydı..
Çözüm süreci anında askıya alındı.. Buzdolabına kaldırıldı..
*
Konumuz mutabakatın içeriği değil.. Çözüm süreci de değil..
Cumhurbaşkanı’nın böyle bir hakkı, böyle bir yetkisi olup
olmadığı..
Anayasamız bu hakkı, bu yetkiyi kime veriyor?
Cumhurbaşkanı’na mı, hükümete mi?
Hükümetin açıkladığı mutabakat metnini Cumhurbaşkanı’nın kabul edip
etmeme yetkisi var mı?
Anayasamız ne diyor?
*
Cumhurbaşkanı’nın üç hafta sonra yaptığı itiraza Başbakan ses
çıkarmadı.. Başbakan Yardımcısı fotoğrafın baş köşesinde yer
almasına rağmen üstüne alınmadı.. AKP Grubu görmezden geldi..
Ama bütün bunların Apple-tab-span" style="white-space:pre">
olması Cumhurbaşkanı’nın yetkili olduğunu göstermiyor..