Doğru, konu pazar gününe uygun değil ama mecburiyet!.. Bahar
ayına çifte terör tehdidiyle girdik..
Avrupa’nın bir derdi var..
Bizim iki..
Onlar sadece IŞİD denen terör örgütüyle uğraşıyor.. Daha doğrusu
kendi IŞİD’leriyle..
Yabancı savaşçı denilenlerle..
Brüksel’den, Amsterdam’dan, Berlin’den, Paris’ten kalktılar,
Suriye’ye gittiler..
Çoğu Türkiye üzerinden gitti..
Güya, Esad zulmüne karşı savaşmak için gittiler.. Güya, muhaliflere
destek olmak için gittiler..
Gerçekte kendi cihatlarını ilan etmek için gitmişler..
Bir araya geldiler, yerel cihatçılarla birleştiler.. IŞİD ordusunu
kurdular.. Veya IŞİD ordusuna katıldılar..
-
Türkiye’den de giden çok oldu..
Merdiven altı Kuran kurslarında yetişenler IŞİD ordusuna
katıldı..
Yerli IŞİD’i, Türk IŞİD’i kurdular..
Bağımsız hücreler oluşturdular..
Avrupa da, Türkiye de gidişatın hayra alamet olmadığını geç fark
etti.. Yabancı savaşçıları takibe aldı, yabancı savaşçılara set
çekti ama iş işten geçmişti..
Türkiye 3 bin 500 kişiyi ‘yabancı savaşçı’ kaydıyla sınır dışı
etmiş ama o kişilere kendi ülkeleri hiçbir şey yapmamış!..
Gerçi ne yapabilirlerdi ki!.. Hangi örgütten, hangi eylemden
suçlayıp hapse atabilirlerdi ki..
Uzağa gitmeyelim.. İstiklal Caddesi’nde kendini patlatan adamın
terörist olduğuna dair en küçük bir kayıt yok..