Pazar günü az iziyle it izinin neden karıştığını nasıl
karıştığını anlatan bir yazı kaleme almıştım..
Yazının ana fikri şuydu..
‘15 Temmuz darbe girişiminde öyle kişilerin Fethullahçı olduğunu
gördük ki; ağzımız bir karış açık kaldı..
Kendilerini o güne kadar nasıl gizlediklerine şaştık kaldık..
O günden sonra herkes herkesten korkmaya..
Herkes herkesten şüphelenmeye başladı..
Kimin kim olduğu belli değildi..
Savcılar bana da FETÖ’cü damgası vururlar diye her ihbarı ciddiye
aldılar.. Hakimler aynı endişeyle sorgusuz sualsiz, belgesiz,
delilsiz tutuklama kararı verdiler..
Hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, masumiyet karinesi gibi kavramlar
unutuldu..
At izi it izine böyle karıştı’
***
‘Ben de mağdurum’ diyen çok sayıda mektup aldım.. Hele öğretmenler;
feryat figan..
En fenası Fethullahçıların zulmüne uğramış; solcuların, sosyal
demokratların, ulusalcıların, Alevilerin ‘ FETÖ’cü ‘diye meslekten
ihraç edilmeleri..
İnsana ağır gelir..
Söylenen şu; daha dikkatli olun, daha titiz olun, hoyratça
davranmayın, herkesi aynı sepete atarsanız Fethullahçılara
yarar..
***
Geçen hafta eski Yargıtay üyesi Mustafa Ateş’ten bir mektup aldım..
Sincan Cezaevinden göndermiş..
FETÖ tutuklusu..
Bana mektup yazmasının nedeni şu..
İktidar , Meclis’ten Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinin sıfırlayan
bir yasa geçirmişti..
Başkan, başkanvekili, başsavcı, başsavcı vekili hariç tüm üyelerin
üyelikleri sona erecekti..
İktidar yüksek yargıyı istediği gibi şekillendirecekti..
(Bu arada hepsi oldu.. Darbenin toz dumanın da gündeme bile gelmedi
)
Başkanlar sus pustu..
Bu durum eleştirdim.. Yargıtay’dan bir ses çıkmamasını
kınadım..
Bi gün o ses çıktı..
Barolar Birliği’nin sempozyumuna katılan Yargıtay üyesi (temmuz
ayının başında ) Mustafa Ateş;
‘ Efendisi olan bir hakim olmak istemiyorum. ‘ özgürlük
vazgeçebilmektir’ diyor ünlü bir düşünür. Ben de efendisi olan bir
hakim olmaktansa vazgeçebilmeyi göze alıyorum’ dedi...
Ben de alkışladım..