Başbakan 15 Temmuz akşamı verdiği ilk demeçte; ‘asker içindeki
bir grubun kalkışması’ demişti..
Teşhisi doğruymuş..
Fethullahçı çetenin sağa sola şuursuzca saldırmasına tanık
olduk..
Darbeye benzemiyordu..
Beş- on tank, on- onbeş zırhlı araç, dört - beş F-16, altı-yedi
helikopter ile ülke ele geçirilemezdi..
Şef çok..
Asker yok hali vardı..
123 general tutuklandı.. Türk ordusundaki generallerin üçte biri..
Albaylar da var, yarbaylar da..
Fethullahçı subayların tamamı işin içindeydi..
Kimi sokağa çıktı, kimi çıkmaya fırsat bulamadı..
Sonuçta, sokakları tutacak, ülke yönetimine el koyacak sayıda
değillerdi..
O generaller o pozisyonlara ‘liyakat’la değil, ‘kumpas’ la
gelmişlerdi..
Ama bu kadar da salak olamazlardı.
O halde!
**
İfadeler çıktıkça, itiraflar peş peşe geldikçe, Fethullahçı çete
üyelerinin hayat hikayeleri döküldükçe mesele daha iyi
anlaşılıyor..
Bunlar öyle yetiştirilmiş ki.. Beyinleri öyle kodlanmış ki.. Tek
bir emre bakıyorlarmış..
Işık evlerinde böyle yetiştirilmişler..
Karşımızda kendini de feda edebilecek, ülkeyi yakıp yıkabilecek bir
çete varmış!..
Haşhaşiler denmesi yanlış değilmiş..
***
Erlere verilen direktiflere bakın.. Fethullahçı subaylar önünüze
çıkanı vurun
emri vermiş..
Katliam istemiş..
Amaç?
Amaç; iç savaşı tetiklemekti..
***
Son bir vuruş yaptılar..
Biz deşifre olduk, biz bittik, 40 yıllık hedefimiz, 40 yıllık
uğraşımız heba oluyor dediler..
Ülkeyi yakmaya çalıştılar..
İstediler ki; asker askerle çatışsın..
İstediler ki; polis birbirine girsin.. Fethullahçı polislerle
devletin polisleri çatışsın..
İstediler ki; halk karnıyarık gibi bölünsün..
Alevi- Sünni, Türk- Kürt, seküler-mütedeyyin kavgası çıksın..
Kurtuluşu burada gördüler..
***