Barış projelerini demokratik vizyona dönüştürmedikçe, sarı
kafalı emoji gibi dolaşan ve konuşup duran Trump’ın ve ülkesinin
‘bölgesel kalıcı barış’ söylemlerine artık kimse
inanmıyor!
Irak’a demokrasi götüreceklerine dair yalanlara kimsenin inanmadığı
gibi.
Demokrasiyi götürdükleri günden beri kan gölüne dönüştürdükleri
Afganistan, Irak ve Suriye’nin içinden yedi başlı ejderhalar misali
kaç vahşi terör örgütünün çıktığına dair kimse bir şey bilmiyor ama
Irak halkının Saddam’ı mumla arayacak hale geldiğini herkes
biliyor.
*
Demokrasiyle idare edilmese de bu ülkelerin demokrasiye dair tüm
umutlarını darbelerle yıktıran Amerika, Tahrir Meydanı’nda binlerce
insanın katledilmesinin birinci derecede suçlusudur!
Ülkemizdeki 15 Temmuz darbesinin perde arkasında yaşananlara dair
belgeler de bu iddiaları doğruluyor.
FETÖ’ye ve kripto elemanlarına çiftlik tahsis ederek yıllarca
besleyen, eğiten, kadrolaştıran Amerika, günü geldiğinde polis,
hukuki, mali, siyasi ve askeri operasyonların hepsinin düğmesine
basmıştır...
Kripto medya organları ve mensuplarıyla ya da merkez medyadaki
sızıntı kadrolarıyla kamuoyu oluşturmuştur.
Darbeler ve operasyonlar başarısız olduğunda ise örgüte ve
mensuplarına açıkça sahip çıkmıştır.
Bize de “kontrollü darbe” iddialarının masallarını anlatmış ve
örgüt mensuplarının iadesine gelince de bizden belge istemiş...
Ve bizleri de müttefik yalanlarına inanmaya zorlamış!
*
Çok yüzlü deli siyasetin stratejik kararlarını kafadan çatlak gibi
duran bir deli
emlakçının, yani Trump’ın alacağına da inanmıyoruz.
Bir göçmen avukatı olan Obama’ya inanmadığımız gibi.
Derin devlet yapısının çok güçlü olduğu Amerika’yı bir kişinin
stratejilerine ve politikalarına göre yönetmeye izin vermediklerini
de biliyoruz.
Bir kişinin aklına her şeyi yükleyip kenara çekilmek, sonra oturup
ağzına bakarak bir hayat geçirmek bizim gibi ülkelere mahsus.
CIA, FBI ve USG gibi yüze yakın istihbarat örgütüyle, Pentagon’a
bağlı yüzlerce askeri istihbarat teşkilatındaki kadrolarıyla,
teknoloji, silah ve petrol ya da finans lobileriyle bir masanın
etrafında toplanarak Kudüs gibi kritik bir konuda çılgın kararlar
alan Trump bize göre üçüncü dünya savaşının fitilini
ateşlemiştir...
*
Evet, Kudüs kararıyla büyük bir provokasyona imza atarak suları
ısıtıyor.
Diken üstünde dönmeye başlayan dünyayı lider görünümlü adamlar
tarafından idare etmediğini geç de olsa anladık.
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle psikolojik tacizlerle dostluğu bu
noktaya taşıyan Amerika yüzünden barış artık bir hayal!
Dörtnala koşan atlar gibi kıyameti kopartacak savaşlara
koşturuluyor