Televizyon-lardaki dizilere, sinemalardaki filmlere bakıyoruz
arada bir...
Aşka dair bir şey yok.
İçindeki rol dağıtımına bakıyoruz, iyi insanlar hiç yok!
Ve kötü adamlara dair hikâyeleri izlemekten başını kaldıramayan bu
millet iflah olmayacak!
Organize suç şebekelerinin destanlaştırıldığı, uyarıdan daha çok,
özentili bir yaşam biçimi dayatılıyormuş algısının daha yüksek
olduğu, reyting elde etmenin ve daha fazla para kazanmanın
amaçlandığı yapımlarda hep karaktersiz karakterlerin ucuz öyküleri
anlatılıyor.
İkiyüzlü karakterlerin bir tarafı kan ve şiddet, diğer tarafı ise
işledikleri suçların perde arkasındaki gizemli oyunlar.
Ve marazi aşklar, cinayetler, bela adamlar ya da kadınlar.
Milletin yıllarını böyle çaldınız, peki ne öğrenebildik?
Hiç...
*
Bu ülke yalan rüzgârlarıyla uyutulurken, magazinsel bir hayata,
spor tribünlerine mahkûm edilirken, dedikodu programlarıyla
avutulurken acı gerçeklerle karşı karşıya geldik, 15 Temmuz
akşamında...
Devletin içine sızan, devletin içinde devlet olan, uzaktan
kumandalı organize bir şebekenin yıllarca süren yapılanmasında
binlerce askeri, hâkimi, savcısı, polisi, bürokratı,
akademisyeninin, medyanın ve iş dünyasının kirli tezgâhında duran
şeytan üçgeninden kimse bahsetmedi, yazmadı, çizmedi, anlatmadı,
uyarmadı...