Hristiyanların, Yahudi-lerin, Budistlerin her türlü işgaline,
zulmüne, terörüne ve savaşına alkış tutuluyor.
Körleşiyor ve sağırlaşıyor demokrasi havarileri.
İçimizdekiler de buna dahil!
Myanmar’da soykırım yaşanıyor, yazan, çizen, konuşan, bağıran,
çağıran, gelen, giden yok.
Bebekler ve çocuklar sularda kayboluyor.
Ağlayan yok!
?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise gelinen noktayı özetliyor;
- Demokrasi maskesi altında yürütülen bu soykırıma göz yumanların
hepsi de yapılan katliama ortaktır. Bu insanlara ormanda yolunu
şaşırmış bir ceylan, bahçeye düşmüş kanadı kırık bir kuş, denizde
zıpkın yemiş bir balık kadar değer vermeyen, ilgi göstermeyen dünya
medyası da yaşanan katliamın ortağıdır.
?
CHP yine adalet arayışlarında.
Adalet üzerinden siyaset yapmaya çalışıyor ama yargıyı da büyük bir
şaibe altında bıraktığının farkında değil.
Adalet bakanlığı yapan iki eski bakanın dönemini unutmuşlar ne
hikmetse.
İki Tuncelili bakan...
Biri Mehmet Moğultay, diğeri Seyfi Oktay idi.
Moğultay, “yargıya yandaşlarını dolduruyorlar” eleştirilerine cevap
verirken siyasallaşma itirafında bulunmuş ve ‘elbette, kendi
partililerimi almayacaktım da ülkücüleri mi alacaktım” demişti.
Seyfi Oktay’ın da kadrolaşmalarını bilmeyen yok gibi.
Kendilerinin dizayn ettiği gibi bir yargıyı özlemişler galiba.
?
Bunun özlemini de Danıştay Başkanı Zerrin Güngör doğruluyor...
Başkan Güngör, CHP’nin son günlerdeki iddialarına karşılık şunları
söyledi:
- Yargıyı töhmet altında bırakmak Türkiye’ye zarar verir. CHP eski
yargı düzeni değiştiği için çok rahatsız.
Ben Danıştay Başkanı olarak sizi temin ederim ki, yargı şimdiye
kadar hiç bu kadar tarafsız ve bağımsız olmamıştı. Aslında ben
biliyorum. Tek başlarına güçlü siyaset yapamadıkları için eskiden
onların imdadına yargı yetişiyordu. Şimdi artık yargı bunu
yapmıyor. O nedenle rahatsızlar.
?
Kısacası, hep aynı dramatik filmi izliyoruz.
Ve çifte standarda endekslenmiş siyaset ve bakış açısından bir
türlü kurtulamadık.