Gezsek Anadolu'yu, Trakya'yı, biraz daha açılıp sınır dışındaki
yakın bölgeler dâhil bütün coğrafyamızı dolaşsak, binbir güzellikle
karşılaşırız.
Doğal güzellikler, gelenekler, âdetler, şiveler, ağızlar, lehçeler
de ne kadar zenginliğe sahip olduğumuzu hatırlatır.
Otantik dedikleri türden güzel sürprizler görürüz, özenle işlenmiş
halılara benzeyen kelimeler duyarız.
Yapmacıklıktan uzak, yöreye has ifadeler tebessüm vesilesidir.
*
“Nörüyon?” derler, “Nişliyon?” derler…
Memleketin her tarafında farklı sorular çıkar karşımıza.
“Napaysun?”
“Nideysun?”
“Napıyon?”
“Nabüsün?”
“Needirsen?”
“Naaparsun?”
“Needin?”
İstanbul Türkçesi ile de “Ne yapıyorsun?”
*
Aslında ne ördüğünüz, ne işlediğiniz, ne yaptığınız değildir merak
edilen.
Maksat, sadece hatır sormaktır.
Karşılığında “İyiyim, sen nörüyon?” gelmesinden belli.
Doğrudan “Nassın?” sorusuyla da karşılaşmak mümkün tabii.
Belli ki bizim kültürümüzde, bir şeyler örmek, bir şeyler işlemek
önemli.
*
Çok iyi farkındayız, birileri sürekli bir şeyler örmekle
meşgul.
Misal, başımıza çorap örenler var; çuval dokuyanlar var.
Son örneği 15 Temmuz idi.
Bizim de boş durmamamız, aralıksız çalışmamız şart.
*
Bazı büyük kurumların Türkiye Varlık Fonu'na devredilmesi heyecan
verici bir gelişme.
Ziraat Bankası, BOTAŞ, PTT, Borsa İstanbul, TÜRKSAT, Türkiye
Petrolleri gibi devlerin bir araya getirilmesi, son derece
önemli.
Mümkün olsaydı da daha erken yapılsaydı.
Noksan kalmasın; Eti Maden, ÇAYKUR, THY ve Halkbank da Varlık
Fonu'na devredildi.
*
Şu dakika itibarıyla büyük bir itiraz gelmedi; beklemedeyim.
Onların keyfi gelene kadar, yazının vakti gecikir.
Mutlaka karşı çıkacak olanlar vardır.