Bazıları için değişim, suçlayıcı fiillerin değişimidir. Örneğin
bir dönemde sizin oy vermediğiniz parti iktidar olduysa onu
"Amerikancı" diye suçlardınız.
İktidardaki partinin sözcüleri de sizi aynı şekilde suçlardı.
Aslında yediden yetmişe Amerika'ya teslim olmuş bir ülkede
"Amerikancı" diye suçlanmak komik olsa da, bu suçlama uzun yıllar
geçerli oldu.
O bir FETÖ'cüdür
Değişimin getirdiği en yeni suçlama biçimi "O bir FETÖ'cüdür"
şeklinde değil mi? Yargıyı, Emniyeti, Eğitimi, Silahlı Kuvvetleri
ve Ekonomiyi ele geçirmek üzere yola çıkmış bir örgütün kendisini
"Hizmet" olarak sunduğu dönemde bilinçsiz sempatizan olmamak sanki
mümkünmüş gibi, önüne gelen herkesi ve kin duyduğun her kişiyi "O
FETÖ'cüdür" diye suçlamanın suyu çıkmaya başladı.
Hepsi dışarıda
Oysa biliyoruz ki FETÖ imamlarının büyük çoğunluğu ya ABD'de
Pensilvanya çevresinde yaşıyorlar ya da başta Almanya olmak üzere
Avrupa ülkelerinde sığınma hakkı elde etmiş durumdalar. Bunları
Türkiye'ye getirmek fiilen mümkün olmadığı için, bulundukları
ülkelerde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında tezvirat
yaparak melanetlerini icra ediyorlar.
Guantanamo hukuku mu?
Türkiye'deki FETÖ'cülere dönük yaygın soruşturma ve yargı süreci
ise, Batı ülkelerinde "Türkiye'de hukuk yok" diyenlerin savlarını
güçlendiriyor. Kitle halinde tutuklamalar, basın mensuplarının
tutuklu yargılanmaları ve yoğun bir ihbar süreci, Türkiye'de
"Guantanamo hukuku"nun geçerli olduğu iddialarına katkı yapıyor. Bu
arada 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsü de, adeta görmezden
geliniyor.