Bireysel ilişkilerde de, siyasette de sınırları ve nezaket
kurallarını fazla zorlamayacaksınız. Bir de ölçüyü kaçırıp bardağı
kırarsanız, geri dönüşü olmayan noktayı geçmiş olursunuz.
Bu konuda iki vaka, bundan sonra yaşayacaklara ibret dersleri
verecek niteliktedir. Bunlardan birincisi FETÖ'cülerin, ikincisi de
HDP'lilerin serüvenlerine ilişkindir.
Cemaatten FETÖ'ye
Fetullah Gülen'in saygın bir din adamı olarak cemaatini hizmete ve
eğitime yönlendirdiğine inanılan dönemde, bu cemaat farklı
çevrelerde saygı gösterilen bir hareketi simgeliyordu. Açıkçası
kendileri dışında kimse, bu cemaatin orduya, adliyeye ve çeşitli
devlet kurumlarına sızıp, yerleştiğinden haberdar değildi.
Bunlar ölçüyü ne zaman kaçırdılar?
İş işten geçti artık
Galiba AK Parti'nin seçim zaferinin kendi zaferleri olduğunu
zannedip, iktidardan pay istemeye kalkıştıkları anda, iş çığırından
çıktı. MİT Müsteşarı'nı tutuklama girişimi ve "17-25 Aralık adli
darbe teşebbüsü" bunların bardağı kırdıkları noktalardı. "15 Temmuz
askeri darbe teşebbüsü" ise, olayın artık geri dönüşü olmayan
noktayı geçtiğini gösteriyordu.
Kısacası FETÖ'cüler için artık Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamak çok
zor ve eziyetli bir süreci ifade ediyor.
Açılım Süreci unutuldu
Bunun gibi Kürt Realitesi'ni kalıcı ve adil siyasi bir zemine
oturtmak için başlatılan "Açılım Süreci"nde, Öcalan da ve hatta PKK
da, çözüm için muhatap kabul edilmekteydiler. Anayasa değişikliği
ile siyasi partilerin kapatılmasının neredeyse imkânsız hale
gelmesi ertesinde HDP de, siyasi katılımın temel öğelerinden biri
olarak TBMM'de yerini almıştı.