Dün doğru dediğine bugün yanlış diyenler her kesimde yoğunlukla
mevcut olduğuna göre, aceleci davranıp birilerini "Özgürlükçü" ya
da "Yürekli gazeteci" ilan etmenin pek anlamı yoktur. Şimdi
yayıncıları adliyelik olan bir gazeteyi çok kısa süre önce
anti-militarizmin ve sivilliğin kalesi olarak hayranlıkla izlemiyor
muyduk? Ya da "Hizmet"in çok kısa sürede "İhanet"e dönüştüğünü de
görmedik mi?
Demek istediğim şu... Hepimiz birbirimizden çok farklı genlere
sahip değiliz. 28 Şubat postmodern darbesi aktörlerinin bugünün
sözde demokratları olması, bunun bir kanıtı değil mi? Acaba değişen
dönemlerde birbirlerini hain ilan edenlerin birbirlerinden farksız
olduklarını, Esop'un solucan hikâyesinde bulamaz mıyız?
Esop hikâyesi
Bahar gelince solucan ısınmaya başlayan toprağı delmiş ve başını
dışarı çıkarmış. Yeri ve göğü ışığa boğan sıcak güneşe ve önünde
uzanan yeşil kırlara bakmış. Bir ara başını arkaya çevirince, hemen
geride bir başka solucanın da salınarak, bahar havasını soluduğunu
görmüş,
- Bahar geldiğine göre arkadaş olsak iyi olmaz mı? Birlikte
dolaşır, eğleniriz, diyerek öbür solucana kur yapmış.
Ama arkadaki solucan hiç cevap vermemiş bu teklifine. Bunun üzerine
bizim solucan üstelemiş...
- Çok güzelsiniz, sizinle bir ömrü beraber geçirmek isterdim,
demiş.
Bu sözleri duyan öbür solucan sinirli sinirli konuşup, terslemiş
bizim solucanı,
- Aptal solucan... Ben senin kuyruğunum, demiş.
Bizden olmayanlar