Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Binali Yıldırım'a Devlet Nişanı
verilmesi dolayısıyla yapılan törende Nâzım Hikmet'in "Dostluk"
şiirini okurken dinleyenleri duygusallığa boğuyordu...
"Biz haber etmeden haberimizi alırsın, / yedi yıllık yoldan kuş
kanadıyla gelirsin. / Gözümüzün dilinden anlar, / elimizin sırrını
bilirsin. / Namuslu bir kitap gibi güler, / alnımızın terini
silersin. / O gider, bu gider, şu gider, / Dostluk, sen yanı
başımızda kalırsın"
Kulakları çınlayanlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının aşağıdaki bölümünde ise,
dinleyenler "Acaba kimlerin kulakları çınlıyor" sorusuna cevap
aramaktaydılar...
"- Binali Bey, 40 yıllık yoldaşlığımızda bizleri hiçbir zaman yolda
bırakmadığı gibi, bazıları gibi yolunu da şaşırmadı. Gücünü ve
itibarını makamından değil; millete yapmış olduğu hizmetlerden alan
bir arkadaşımız oldu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan Binali Yıldırım'la olan sarsılmaz dostluğunu
"Yoldaşlık" şeklinde niteledi.
Ben de bu sırada Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun dostluk üzerine yazdığı
dizlere takılıyordum...
"Dostluk dediğin güzel bir kitap / Hava gibi / Su gibi / Ekmek gibi
/ Vazgeçilmez bir tad / Sonuna kadar dayanmak şart / Dostluk
dediğin eşsiz bir kitap / Sevmediğin sayfaları varsa atla / Sayfayı
kökünden yırtmak şart mı"
En değerli şey
Sonuçta siyasi başarı ya da mevki sahibi olmak gerçek bir dost
sahibi olmak kadar değerli değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım'ın
dostlukları ve arkadaşlıkları, herkese bu gerçeği
hatırlatmalıdır.
Daha önce iki eski Genelkurmay başkanı ve rahmetli Cumhurbaşkanı
Demirel de Devlet Nişanı almışlardı. Ama o sırada kimse şiirlerdeki
ezelden ebede sürecek dostlukları hatırlamıyordu.