Sanmayın ki bugünlerde İstanbul'da herkes geride kalan 5.8'lik
depremin yarattığı paniği konuşuyor... Bugünlerde sigara içenler de
içmeyenler de, özel otomobillerin bile arka koltuklarında sigara
içenlere verilen cezaları konuşmakta... Çeşitli dozlardaki
tepkilere konu olan bu konuşmalardan birinde, öfkeli bir kişi,
"Arabamı satıp bisiklet alacağım. Herhalde bisiklette sigara
içtiğim için de ceza yazmazlar" diyordu.
Kötü alışkanlık
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan kaynaklı olan sigara düşmanlığının
çok mantıklı izahı tabii ki var. Sigara keyif verdiği oranda
çeşitli hastalıklara ve bu arada akciğer kanserine de sebep olan
çok kötü bir alışkanlığın aracıdır. Bu satırların yazarı olan ben
uzun yıllar sigara içtim ve bu nedenle iki kez ameliyat masasına
yattım. Dört yıla yakın zamandır hiç sigara kullanmıyorum. Ve hala
sigarayı nasıl olup da bırakabildiğime inanamıyorum.
Özel hayat
Ancak ben bile otomobillerinde sigara içenlere verilen para
cezalarını anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü her şeyin ötesinde bu,
"Özel hayat" denilen kutsala bir tecavüz anlamını taşıyor.
Köşebaşlarında pusuya yatmış gözcülerin çektikleri fotoğrafların
polis elinde cezaya dönüşmesi, açıkçası büyük öfkeye yol
açmakta.
Neden yasak değil
Eğer devlet veya Cumhurbaşkanı Erdoğan sigaraya bu kadar karşı
iseler, neden sigara hâlâ yasak değil ve üstelik sigara üreten
şirketlerin ödediği vergilerle neden herkesin maaşları veriliyor?
Kısacası zaten son yıllardaki ekonomik zorluklar herkesin burnundan
solumasına neden olmuşken ve hemen her şeye üst üste zamlar
gelirken, bir de otomobilde içilen sigaraya gelen ceza, tepkileri
katlayarak artırdı.
Ne olacaksa olsun...
Sigara tabii ki teşvik edilecek bir alışkanlığın ürünü değil... Ama
herkesin özel hayatında bile büyük gözaltında tutulması da, pek
kabul edilemiyor.
Keşke sigara toptan yasaklansaydı ve ondan sonra da ne olacaksa
olsaydı... Sonuçta bir zamanlar kokain kullanımı da serbest değil
miydi? Ya da devlet, çeşitli uyuşturucuları Toprak Mahsulleri
aracılığı ile üretip satmıyor muydu?