ABD Başkanı Donald Trump'ın Mississippi'deki mitingde Suudi
Arabistan Kralı Selman hakkında söylediklerini duyunca
şaşırdım.
"Amerika sana destek olmasa sen o tahtta iki hafta daha
oturamazdın" demiş Kral Selman'a hitaben... Nereden nereye
Trump'ın söylediklerinin doğru olup olmamaları ayrı meseledir.
Ancak bu adam yani Trump daha geçen hafta Birleşmiş Milletler'deki
konuşmasında hem Kral Selman'ı, hem de Veliaht Prens Muhammed bin
Salman'ı Suudi Arabistan'da başlatılan reformlar dolayısıyla
övmüştü. Trump Mississippi'deki salı günkü konuşmasında ise Kral
Selman'a hitaben, "Madem Amerikan desteği sayesinde tahtını
koruyorsun, o zaman üzerine düşen maddi katkıyı da yapmalısın"
demiş. Gerçekler tırmanıyor
Uluslararası ilişkilerde gerçeklerin bu kadar açık ve terbiye
sınırlarını zorlayan biçimde söylenilmeleri, bu Trump sayesinde,
yeni bir boyuta ulaşmış bulunuyor. Çünkü ABD'nin açık ve gizli
desteği ile dünyada kimlerin ayakta kalıp kimlerin devrildiklerini,
en iyi biz Türkler zaten biliyorduk.
Ankara'daki askeri darbelerin Washington'da "Bizim çocuklar yapmış"
diye yorumlandıkları hâlâ hatırlarda...
15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün arkasında sade ABD'de üslenen
FETÖ'nün bulunmadığı da herhalde biliniyor. Garip bir siyaset
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın izlediği bağımsızlık ve bağlantısızlık
siyasetinin doğruluğunu bu gerçekler kanıtlıyor.
Trump'ın aklına estiği zaman elini sıkıp omzunu sıvazlayacağı,
aklına estiği zaman da ajan papaz Brunson'u vesile edip yaptırım
uygulayacağı bir cıvık ilişki içinde bulunmak, nasıl kabul
edilebilir ki? Hiçbir uluslararası kurumu ve kuralı kabul etmeyen
bir Amerikan dış siyaset çizgisi var şu anda. Bir yandan
uluslararası anlaşmayı yok sayıp İran'ı izole etmeye çalışan, bir
yandan da Irak ve Suriye'deki terör örgütleri...